Bir bürokratik oligarşi de SSK'dan
Gün geçmiyor ki, bir siyasetçi veya üst düzey bir yetkilinin 'vatandaşa kolaylık olsun diye' yeni bir uygulama başlattığı açıklanmasın. Vatandaşlar 'falanca kurum'a giderek kuyrukta saatlerce bekleyip zaman harcamayacak. Müracaatlarını veya bildirimlerini e-devlet uygulaması ile yapabilir diye açıklamalar birbirini izliyor. Sakın bu açıklamaları ciddiye alıp işinizi şansa bırakmayın. Siz, e-posta, APS veya taahhütlü olarak devlete karşı yükümlülüğünüzü yerine getirirken, aslında risk aldığınızın farkında değilsiniz. Size bu konuda yaşanan ilginç bir olay aktarmak istiyorum. Aylık bildirgesini taahhütlü olarak SSK İstanbul İl Müdürlüğü'ne gönderen bir işyerine, aylar sonra bildirge vermediği gerekçesi ile ceza gelir. İşveren taahhütlü gönderdiğine dair makbuzu alır, PTT'nin yolunu tutar. "Siz benim bu mektubumu SSK'ya vermemişsiniz" diye. PTT araştırır ve "Söz konusu mektup, şu gün şu saatte SSK'nın falanca memuruna imza mukabili teslim edilmiştir" diye bir yazı verir. O yazıyı alan işveren, taahhütlü posta makbuzunu da ekleyerek SSK İstanbul İl Müdürlüğü'ne itirazda bulunur. İtiraz Komisyonu SSK İstanbul İl Müdür Yardımcısı başkanlığında toplanarak konuyu inceler ve kararını verir. Kararda aynen şöyle der: "PTT bize bütün taahhütlü zarfları bir çuval içinde getirir. Bizim bunları tek tek kontrol etmemiz mümkün değildir. Ancak dosyanızda söz konusu bildirge olmadığı için itirazınız reddedilmiştir." Aslında işverenin yasal hiçbir sorumluluğu yok. Ancak devlete karşı eli kolu bağlı. Çünkü İtiraz Komisyonu'nun verdiği karar, haklı olmadığı halde kesin bir karar niteliği taşıyor. İşverenin yapacağı tek yol vardır. O da idari yargıya dava açmak. Nitekim işveren de bunu yaparak, idari yargının vereceği kararı bekliyor. Düşünebiliyor musunuz? Yasaların emrettiği şekilde devlete karşı sorumluluğunuzu yerine getirirken, sizden kaynaklanmayan, tamamen iki devlet kurumunun işleyiş tarzından kaynaklanan sorundan ötürü çileyi vatandaş çekiyor. Asıl hatayı yapan kamu görevlileri yerine, vatandaş uğraşıp duruyor. Yasaların gereğini yerine getirmeyen bürokrat ise makamında oturmaya devam ediyor. Üstelik bu hatalı işleminden ötürü hesap soran kimse de yok. Kendisinden hesap soran olmadığı için bundan sonra da buna benzer sorumsuzluk örneği uygulamalar devam edecek. Bakan Murat Başesgioğlu'nun buna seyirci kalmayacağından eminim. Türkiye'de iş yapmayarak vatandaşa çile çektiren bürokrattan hesap sorulduğunu hiç duydunuz mu? Cevap 'elbette hayır' olacaktır. Çünkü hep iş yapan bürokrat hesap vermiştir. Siz siz olun, devlete karşı yükümlülüğünüzü, yetkililerin açıklamalarına kanıp da edevlet veya PTT ile yerine getirmeyin. Kuyrukta da bekleseniz bunu fiziki teslim yolu ile yerine getirmeye çalışın. Aksi takdirde buna benzer bir olay da sizin başına gelebilir. Vatandaşa bu zahmeti çektiren bürokrat yerine, sorumlu olmayan vatandaş ceza görmeye devam ediyor. Burası Türkiye...
|