AB'siz yazı yazmanın dayanılmaz ağırlığı!
Ne zor bugünlerde içinden "AB" geçmeyen yazılar yazmak... Ki buna şiddetle ihtiyacımız var!.. Bu satırların yazarı için daha da zor bunu başarmak... Çünkü, kendisi "Tarihi AB Günleri" ni, AB'nin kalbinde geçirmiştir. Lâkin.. Ekranlara, olupbitenleri (veya bir türlü olupbitmeyenleri) yansıtırken; ekranın gerisinde olanların aslında daha da önemli olduğunu söyleyememiştir. Şimdi bu gazete köşesinde bunu söyleyecek: Bir kere, AB'nin kalbi, daha kendisi AB'nin "medeniyet" kriterleriyle ilgili sorunlarını çözememiştir. Nedir onlar mesela? Şudur: AB'nin kalbinde de yağmur yağınca ve akşam olunca trafik tıkanmaktadır. Hem de saatlerce... Bir de kaldırımlarda yürürken sıksık su birikintilerinde ayağınız kaymaktadır. Hem de defalarca... AB'nin kalbinde de yağmur yağınca ve akşam olunca yer yer elektrikler kesilmektedir. (Kesildi nitekim; gören gördü, göremeyen zaten hiç göremedi...) Bir de AB'nin kalbinde yaşayan herkesin, AB'yi kalpten sevmediği de tarafımızdan akşam karanlığında görülebilen bir başka husus olmuştur ki; şaşırtıcıdır. Her şehirde olduğu gibi AB'nin kalbinde de "Taksi şoföründen al haberi!" tezi doğrulanmaktadır ve özellikle "Ortadoğu kökenli" taksi şoförleri her şeyden haberdardır. O sırada şehirlerinde, Türkiye ile AB arasında; AB'ye girebilmek için yaman bir pazarlık yapıldığından da haberdardır. Şaşırtıcı olan şudur ki; AB'nin kalbinde yaşayan taksi şoförleri; AB'ye girmek için hayli heyecanlı olan bizleri uzun uzun dinledikten sonra şöyle demişlerdir: "Salak mısınız siz?" Ki kendileri hakikaten AB'nin kalbinde direksiyon sallamakta ve AB'nin kalbinde geçimlerini sağlamaktadırlar...
Bu yazının AB'siz bir yazı olmasını fena halde istiyorduk... Çünkü hepimiz, AB'nin kararını öğrendiğimiz kadar öğrendik ki; içinde AB geçen yazılardan ve haberlerden bıkıp usanmıştır aziz milletimiz. Ki haklıdırlar... Çok uzun konuşulmuştur bu mevzu... Kırk bir yıl kadar filan... Kırk bir yıl sonra hâlâ neler olup bittiğini merak eden kalmışsa onlara da şaşmak gerekir. Hem AB, hem de televizyon üzerine yazıp konuşan "ulemâ" nın bir bölümü de bu duruma şaşırmış görünmektedir. İlk şaşkınlığını üzerinden atanlarsa meseleye değişik yorumlar getirmişlerdir. "Avrupai haberler"in "alaturka bir kaynana" kadar izlenmediği gerçeğine sayısal verilerle açıklık getirmeye çalışmışlardır. Ki fena halde yanılmışlardır.
İşte bunu yazmalıyız. Bunu yazacağız. AB'siz yazacağız. Çünkü meselenin asıl izahı söylenen gerekçelerin ve AB'nin çok uzağında olduğu gibi; problemin kökeni de AB'ye olan uzaklıktan kaynaklanmaktadır bütünüyle... (Ki bu bir problemdir. Hem de ciddi bir problem!..) Anlayanlar anlamıştır zaten; Biz bu noktada; 17 Aralık öncesinde bu köşede izini sürdüğümüz "asıl" probleme geri dönmek zorundayız. Çare yok! "Kaynana zırıltısı"nın reyting rakamlarının; başka bir rakamla bire bir örtüştüğünü görmek merakınızı celbetmez mi? Bekleyin öyleyse..
|