| |
Şehit eşi Ebru bebeğiyle ortada kaldı
Diyarbakır'da 5 ay önce gizli görev sırasında ölen polis memuru Mehmet Aksoylu, ardında 23 yaşında gencecik bir eş ve dünya tatlısı 9 aylık bir bebek bıraktı . Şehit Mehmet'in eşi Ebru, Mehmet'in ölümünden sonra yaşadığı dramı muhabirimiz Yıldız Ateş'e anlattı. Ben de Yıldız'ın yaptığı bu yürek burkan röportajı sizlerle paylaşmak istiyorum ve umuyorum ki bu konuda emniyet teşkilatı gerekli adımları bir an önce atar .
23 yaşında dul kaldı 29 yaşındaki genç polis memuru Mehmet Aksoylu, Diyarbakır'da gönderildiği gizli görev sırasında kaza geçirerek şehit oldu. Geride bıraktığı 23 yaşındaki eşi Ebru ve 8 aylık oğlu Muhammed'e ise bir darbe de devletten geldi. Önce kaldıkları lojmandan çıkarılarak hem bebeğinin hem de kendisinin sağlık karneleri elinden alındı. Ne şehit maaşı alabilmek ümidiyle başvurduğu Emekli Sandığı, ne defalarca yardım istediği Diyarbakır ve İstanbul emniyet müdürlükleri, ne de kaymakamlıktan aylarca genç kadına tek yardım eli uzanmadı . Son olarak çareyi mahkemeye gitmekte bulan Aksoylu, çocuğuna bakabilmek için devletten yardım bekliyor.
Gizli görevdeydi Mehmet Aksoylu, 29 yaşında, görev yaptığı 8 yıl boyunca işine tutkuyla bağlanmış gencecik bir polis memuruydu. Bir yıl önce zorunlu şark görevini yerine getirmek üzere Diyarbakır'ın Kocaköy ilçesine gönderildi. Çok severek evlendiği 23 yaşındaki eşi Ebru ile birkaç ay sonra dünyalar güzeli bir oğulları oldu. Ancak Muhammed adını verdiği oğlu henüz 3.5 aylıkken, 20 Temmuz günü gizli görevle gönderildiği Diyarbakır Silvan mevkiinde, kendi kullandığı araçla kaza yaparak hayatını yitirdi. Yola dökülen mıcır taşları nedeniyle araç taklalar atmış, genç polis olay yerinde can vermişti. Eşinin ölüm haberiyle dünyasının başına yıkıldığını söyleyen Ebru Aksoylu, " O gün evdeydi. Saat 11 gibi komiseri arayıp gizli bir belgeyi Diyarbakır'a götürmesini söyledi. Orası terör bölgesi olduğundan resmi polis giysileri ile yola çıkmıyorlardı. Eşim evden sivil kıyafetle ve sivil araçla çıktı. Yarım saat sonra polis, jandarma herkes aradı. Bana diazem iğnesi yapıp öyle verdiler haberi " diyor.
Sesini kimse duymadı Eşinin ölümünden 15 gün sonra karakol komiserinin, kaldıkları polis lojmanını boşaltmalarını söylediğini ve hem bebeğinin hem de kendisinin sağlık karnelerinin elinden alındığını belirten, Ebru Aksoylu, şehit maaşı alabilmek ümidiyle önce Emekli Sandığı'na başvurdu . Ancak şehit Mehmet Aksoylu'nun 10 yıllık hizmet süresini doldurmasına 2 yıl 10 gün kaldığı gerekçesiyle emekli sayılamayacağını belirten kurum yetkilileri, yasalara göre şehitlik durumunu göz önüne almaları gerekirken, aileye maaş bağlayamayacaklarını belirten bir yazı göndermekle yetindi. Yardım arayışlarını sürdüren Aksoylu'nun sesini ne Diyarbakır ve İstanbul emniyet müdürlükleri, ne de kaymakamlıklardan kimse duymadı. Aylarca tek yardım eli uzanmayan genç kadın son olarak çareyi mahkemeye gitmekte buldu. Genç kadının tek isteği, çocuğuna bakabilmek için devletten yardım...
'Oradan oraya gönderiyorlar' Eşyalarını toplayarak İstanbul'da zor şartlar altında yaşayan ailesinin yanına taşındığını anlatan Aksoylu, 4 ay boyunca birçok devlet kurumuna başvurduğunu ancak hiçbirinden cevap alamadığını dile getirerek, "İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gittim. Emekli Sandığı'ndan şehit maaşı veriliyormuş. Oradan oraya gönderiyorlar. 'Git şu zaman gel' diyorlar. İlgilenmiyorlar. Diyarbakır'da çok yere gittim. Diyarbakır'dakiler 'buradaki işi bitti' diyor, İstanbul'daki Eyüp Karakolu'na gittim. İstanbul Emniyeti Diyarbakır'a gitmemi söylüyor. Diyarbakır'dakiler 'Burayla işiniz kalmadı' diyerek İstanbul'a yönlendiriyor. Emekli Sandığı, eşim şehit sayıldığı için maaş bağlaması gerekirken bizi reddetti. Kaymakamlık, muhtarlık, her yere başvurdum hiçbir yerden cevap gelmedi " diyor.
"Bebeğime ilaç alamıyorum" Dört aydır babasının Eyüp'teki evine yerleştiğini anlatan Ebru, geri alınan sağlık karnelerinin bir daha kendilerine verilmediğini belirterek, "Ankara'dan sağlık karneleri gelir, aylık bağlanırsa size haber verilir dediler hiç ses çıkmadı. Babam 600 milyon maaşla belediyede çalışıyor. Evde kardeşlerimle birlikte 8 kişiyiz. Evimin bütün eşyaları bir odada şimdi. Oğlum hastalandığında bir kere ilaçlarını teyzem aldı. Bir seferinde de anneannem komşudan borç para ile aldı. Devletin bize sahip çıkmamasına çok içerliyorum. Gereken yardım yapılacaktır demişlerdi. Ben daha değişik düşünüyordum. Çok ilgilenirler sanıyordum, arayıp sormadılar bile. Kimse yardım etmiyor" şeklinde konuşuyor.
"Mehmet görse kahrolurdu" Eşinin işini çok seven bir insan olduğunu söyleyen Ebru, şöyle diyor: "Herkes yarım saat, bir saat işine geç giderdi, o bir dakika bile gecikmezdi. Mehmet vatana hizmet ediyor olmakla öyle gururlanırdı ki, ardından bizim böyle sahipsiz kaldığımızı görse çok üzülürdü. Biz terör bölgesinde çok zor şartlara katlanıyorduk. Gece panzerlerle çıkıp dağlara ışık tutuyorlardı. Göreve gittiğinde çok tedirgin oluyordum. Ama katlandık. Hiçbir şekilde değer vermedi devlet eşime, bana, çocuğuma. Cenazesini bile uçakla göndermediler. Yaz sıcağında 36 saat yol geldi" diyor.
|