|
|
|
|
|
|
Toplumun şartlarını zorlamayın
Nur hareketinde Risale-i Nur fikirlerini bilimsel anlamda ele alıp inceleyenlerden birisi de Sefa Mürsel. Mürsel "Bediüzzaman Said Nursi ve Devlet Felsefesi" adlı eserinde Said Nursi'nin kâinat, madde, insan, toplum ve devletle ilgili görüşlerini inceliyor. İşte Sefa Mürsel'e göre Nurculuğun günümüz Türkiye'sinin güncel sorunlarına getirdiği yanıtlar:
KIYAFET... Bulunduğunuz toplumun şartlarını zorlayan bir tarzın içinde olunmamak lazım. Çoğunluğun giyimi kuşamı nasılsa, tüketim kültürü nasılsa, bunlardan çok geride ya da çok ileride bir tavrın tepki yapacağını, sizin yapmak istediğiniz hizmetin önüne çok büyük engeller çıkacağını bilmek gerekir. Kazanabileceğiniz pek çok insanı kaybetmek durumuyla karşı karşıya kalırsınız. Keza herkesin dışında ekstrem bir giyim toplumla uzlaşmayan bir giyim, girmeniz gereken yerlere girmenize imkan vermez. Bediüzzaman toplumda genel yaşam standardı ne ise ona tabi olmuş. Her gün traşını olmuş ama sadece temsil misyonu gördüğü sarığını çıkartmamış.
HEAVYMETAL... Bunlar yadırgadığımız şeyler değildir. İnsanın inanç dünyasına, orada yabancılaşmaya meydan vermeyecek bu tür teferruatları mutlaka düzeltilmesi gereken şeyler olarak görmüyoruz ve görmeyiz. Saçı uzunsa bir inançla bunun ne alakası var. Zevktir, modadır, onun yakıştığını sanıyor ve onu yapıyor. Önemli olan insanın yaratıcısı ile olan münasebetleridir.
KADIN... Bu imaj biraz da geleneksel kültürümüzün belirlediği kodlar çerçevesinde şekillenmiş. Yani biz geleneksel tavırlarımızı İslam'a malederek değerlendiriyoruz. Kadının toplumda ikinci merhaleye atılması seküler, laik çevrelerde de böyle değil mi yani. Pozitif ayrımcılık ihtiyacı nereden çıkıyor. Bu bizim toplumsal bir zaafımızdır. Kadının yolunu açmamak maçoluk gereği bir zaaf kabul ediliyor, erkeklerin vermemesi gereken bir taviz telakki ediliyor. Toplumsal yargımız bu.
MAÇOLUK... Kadınlarına temsil misyonu, sosyal bir fonksiyon, liderlik misyonu verecek kadar rahatlık içinde olan bir cemaat içinde kadın kanaat önderi olmaması bir çelişki. Ama müslümanlar cemaat olarak Türkiye'de kadınlarını yetiştirme ortamı bulamadılar ki. Yani bu bir gerçek. 1980'lerden önce ve daha sonra Türkiye'deki kültürel gelişimin ve değişimin sonucu olarak sadece nurcu cemaatinde değil bütün müslüman camiada temsil misyonu olan kadınlar çıkabilirdi ve çıkacaktı. Fakat şu başörtüsü meselesi bu noktada çok büyük bir engel teşkil etti.
TÜRBAN... Türban konusu aslında bir müslüman kadının en tabii tercih sebebi olabilir. Siyasetin dışında bir kişisel tercih olur bu. Dinle bağlantı yaptığınız yerde de dini ve manevi bir yükümlülük haline gelir. Türkiye ne yazık ki yönetenlerinin içine son yıllarda düştüğü bir aktör olarak bu konuyu hukukun ve siyasetin konusu yapmıştır. Sosyal bir konu olarak toplumun kendi inisiyatifine terketmek gerekir.
MÜSLÜMAN DEMOKRAT... Din ve vicdan hürriyeti evrensel bir kuraldır. Bu konuda her inanç mensubunun farklı kanaatleri bir uzlaşı ortamında sosyal bir ortamı paylaşabilmesi, hatta ve hatta siyasi ortamı paylaşabilmesi bugünün realitesidir. Demokrat dünyanın özgürlükçü dünyanın kabul etmesi gereken ana paradigma budur. Biz bugün bunu işletmekte bunu çalıştırmakta zorlanıyoruz. Marjinal grupların terörist tavırları dünyada oluşabilecek hoşgörüyü ve çok kültürlülüğü kilitliyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|