|
|
|
|
|
|
Gençler araba seçiyor ama eş seçemiyor
Millward Brown'un dünyada büyük şehirlerde yaşayan 18 - 25 yaş arası gençlik üzerine yaptığı araştırma, gençlerin tam bir tüketim nesli olduğunu gösteriyor. "Zengin ve ünlü olmak, hayatta başarılı olmak, bir iş bulmak, insanlarla iyi ilişkiler kurmak istiyorlar ve hayattan istedikleri ilk beş şey sıralandığında en son olarak 'geç de olsa bir aile kurmak istiyorum' diyorlar. Global nimetlerden yararlanmak isterken, Türk geleneklerine bağlı olduklarını söylüyorlar. Ve bu bağlılığı yaşamsal kararlarda 'aile izni' olarak yorumluyorlar.
AİLEYE BAĞIMLILAR Sosyolog Mana Gulan, aldıkları eğitim ve masalarındaki internet sayesinde dünyaya açılan gençlerin bir taraftan da ailelerine sıkı sıkıya bağlı, hatta bağımlı yaşadıklarını anlatıyor. "Gençler arasında özgürlük, sorumluluk kavramları belki geçiş dönemi yaşandığı için bağımlılık kavramı ile karışıyor. Çağdaş olmak adına birçok konu dejenere ediliyor. Bunun içine yaşam kültürü de giriyor. Ancak, konu daha yaşamsal bir alana, eş seçimine gelince aileler hâlâ geleneksel öğretilere göre işin içine giriyorlar. Ailenin çocuk üstündeki baskı ve aidiyet duygusu ağır basıyor" diye açıklama getiriyor. Tüm geçişlerde yaşanan sancılı dönem özellikle ikili ilişkilerde daha belirgin bir hale geliyor. Gençler dışarıdaki hayatı daha özgürce yaşarken, evlerinde ailelerinde gördüğü olguyu birleştiremiyor. Bu yüzden eş seçiminde ailesinin onayına ihtiyaç duyuyor. Bazı aileler, özellikle büyük şehirdekiler, gençlik üzerinde sahip çıkmak ya da iyi eğitmek adına fazla koruyucu bir tutum içine girebiliyor. Bu ailelerde çocuklarının yemekleri önlerine hazır geliyor, tüm bulaşık, çamaşırları yıkanıyor. Bu rahat yaşam gençlerin ev konforundan uzaklaşmalarını engelliyor. Baba karakteri genelde eve bakan ekonomik figürü korurken, anne figürü tamamen evi düzenleyen kişi konumunda oluyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|