Denizin üstüne üstüne gitmek
Karadan 120 mil açıktaydık. Fırtına iyice bindiriyordu. Bir parça dinlenebilmek için aşağıya indim. Biraz sonra müthiş bir darbeyle tekne yana devrildi. İçeriye sular geliyordu. Savrulduğum yerden yukarıya çıkmaya çalışırken tekne kendi kendine doğrulmaya başladı. 20 metre yüksekliğinde bir dalga tam yandan gelerek yelkenlimizi devirmiş, çelik gövdesini bile eğmişti. Korku içinde güverteye çıktım. Vardiyadakilerin ikisi de emniyet halatları sayesinde denize gitmekten kurtulmuşlardı. Ancak durumları kötüydü. Önce 60 yaşındaki Robert'e eğildim. Büyük bir şoka girmişti. Bir parmağı yoktu ve kolu kırılmıştı. Daha genç ve oldukça yapılı olan Charlie ise kokpitte yerde yatıyordu ve bacaklarından biri 90 derece ters dönmüştü. Dalga Charlie'yi kaldırıp güvertedeki çelik ekipmanların üzerine atıp resmen prese girmiş gibi ezmişti. Her iki ayağında da 4'er kırık vardı. Ayrıca 3 kaburgası kırılmıştı, dirsekleri darmadağındı ve omurgasındaki disklerden biri de bu kırılmalardan nasibini almıştı. Kısacası ölmek üzereydi...
BÜYÜK KAZANIN ANILARI Yukardaki satırlar BT Global Challange kaptanlarından Will Carnegie'nin pazartesi akşamı bize anlattıklarının sadece ufak bir bir bölümü... Ünlü yelkenci, Bang&Olufsen firmasının konuğu olarak ülkemize gelmişti. Veritas teknesinin reisi Will Carnegie'nin anlattıkları kadar ekranda izlettiği görüntüler de son derece etkileyiciydi. Artık yelken ve takım ruhu ile ilgili konferanslar veren ve İstanbul'da da işadamlarıyla yelkencilere deneyimlerini aktaran Carnegie'nin geçirdikleri büyük kazanın ardından yaşadıkları gerçekten ders alınacak kıssalarla dolu.. BT Global Challange dünyanın en zor yelken yarışlarından biri. Birbirinin tıpatıp eşi 12 tekne İngiltere'den yola çıkarak sürekli batı yönünde "güneye inerek , kuzeye çıkarak" dünya etrafında yarışıyor. Geçilen noktalar, uygulanan rotalar binbir tehlikeyle dolu. Bir örnek vereyim Sidney- Cape Town etabı 40 gün kara yüzü görmeden azgın denizlerin ortasında geçiyor... Pekiyi, "Denizin üstüne üstüne giden" bu adamlar kimler acaba? Cevaptan önce şu ilginç bilgileri vereyim. Bu ekipler, yüzde 70'i yelkeni hiç bilmeyen farklı yaşlarda 17 kişiden oluşuyor. Kurayla belirleniyor ve her ekipte farklı yaşlarda 4 kadın bulunuyor. Hepsi bu organizasyonda yer alabilmek için ceplerinden 27 bin pound, yaklaşık 75'er milyar lira ödüyorlar. Ve bunu neden yapıyorlar?.. Herkesin elbette bir amacı var. Carnegie bunu, "Kimi birinci olmak, kimi hayatta kalabilmek, kimi özgüvenini pekiştirmek için yaptığını söylüyordu" diye aktardı... Pekiyi, 2 kişinin saf dışı kalması, teknenin hasar alması ve sizinle denk güçteki tüm rakiplerden 280 mil geride kalmanız her şeyin sonu mu? Böylesine ümitsiz bir durumda siz olsanız yarışa devam eder miydiniz? Onlar etmişler ama bu kez hedefleri şu olmuş. Nasıl olsa birinci olamayız o zaman 40 günlük bu etabı sonuncu bitirmeyeceğiz. Ve 40 günlük yolun bitmesine 200 metre kala teknelerden birini geçmeyi başarmışlar. Ekipte bu başarıda en büyük pay "yelken yeteneği hiç de iyi olmayan" 15 gün gece gündüz neredeyse uyumadan yırtık yelkeni diken 56 yaşındaki kadın olmuş. Bir ekipte herkesin aynı olması mümkün değil. Ama farklı yeteneklerini olumlu kullanabilmek takım oyununda başarıyı getiriyor. Aynen denizdeki gibi zorlukların "üstüne üstüne" acaba aramızdan kaçı gidebiliyor? Yine kimler adamlarının eksikliklerini, başka yeteneklerini kullanarak kapatmasına izin veriyor? Carnegie'nin yelken ve takım ruhu ile ilgili anlattıklarını herkesin dinlemesini isterdim. Söylediklerinin tamamını aktarmama da maalesef bu köşe yetmez. Ama hiç değilse "Olayların üstüne üstüne gitmek ve takımdaki herkesi yetenekleriyle değerlendirmek" prensiplerini unutmadan bir köşeye yazınız. Çünkü denizde de hayatta da o kadar sık karşımıza çıkıyor ki!..
|