|
|
Umre'ye gittiğimi kimse bilmez
* Ekmek Teknesi, tasavvufi ögeler taşıyan bir dizi. Size rol teklif edilme nedeninin tasavvufa olan yakınlığınız olduğu söyleniyor, ne dersiniz? Ben Hasan Kaçan'ı mizah döneminden tanırım, birkaç kez de görüşmüşüzdür. Tasavvuftan bir yakınlık olabilir ama benim onun hissettiği yakınlıkta bir tasavvufi durumum yok. Keşke olsa, şereflendirirler beni. Ama sebep bu değil. Bence sadece güzel, yerinde ve akıllıca bir teklifti.
* Ama sizin de tasavvufla ilgilendiğinizi biliyoruz... Ben bir zamanlar o şeyden geçtim, ilgi duydum. Müziğime yansıdı, "Buselik makamı" diye bir şarkı bile yaptım. Hatta bir Sufi prodüksiyonu yapacaktık ama sonra gelen partiler bu işe müsait değildi. Biz zikir yapan, birilerine yaranmak için Mevlana'yı kullanan, sonra hapse atılan kişilerle aynı tasa konduk. Halbuki bir taraf olmak için yapmadık bunları. Ama şimdi daha medeni, sıcak bakılıyor bu işlere. Tabii sosyete partilerinde semazen çevirmekten bahsetmiyorum ya da hükümete yaranma durumundan. Ben bu tür şeylere çok muhalifim zaten.
* Şimdi siz neresinde duruyorsunuz tasavvufun? Benimki matrak bir şey, girse girse Bektaşilik'e girer. Ama dört kere Umre'ye gittim, kimse bilmez. Görülmesi, tecrübe edilmesi gereken yerler olduğu için gittim. Hindistan'a da gittim mesela. Ben daha çok "gezici derviş" oluyorum galiba.
* Hayatınıza ne kadar yansıyor peki? Yansıyacaksa ahlak olarak yansıması lazım. Ahlak derken, orada bütün mesele edep zaten. Bizim gibi edepsizler için değil tasavvuf. Mesela "egonla savaş" der ama meslek olarak egonun en çok konuştuğu işi yapıyorum ben. Maalesef sadece bilgi olarak aldım, hayatıma çok sokamadım tasavvufu. Soktuğum dönemler oldu ama devamlılık olmadı.
* Ya Cerrahilik, Cerrahi Tarikatı'ndan mısınız? Bir ilgim yok. Zaten bildiğim kadarıyla tarikatlar da 1925 yılında kapatıldı, öyle değil mi?
|