Avrupa Mahallesi
Bunu yıllar önce biraz yazmış, Paris'te Sorbonne Üniversitesi'nde "Türkiye ve Avrupa"nın tartışıldığı bir paneller dizisinde de, "hiç böyle bakmadığını söyleyen" Fransızlar'ın şaşkınlığı arasında bahsetmiştim. (O konferans daha sonra, Ahmet İnsel'in editörlüğünde Fransa'da kitap haline geldi.) Bundan 179 yıl kadar önce kurulan bir "Avrupa Mahallesi" nden bugüne bakıştı mevzu.
1789 Fransız Devrimi'nden sonra kaçabilen saray mensuplarından biri de Kral 16'ncı Louis' nin üvey kardeşi "Artois Kontu" idi. Kont, biri küçük bir orduyla, birkaç başarısız girişimin ardından, ancak Napolyon' un gidişiyle oluşan boşlukta, yıllar sonra Paris'e dönebildi. Tahtın esas varisi sayılan kardeşi 18. Louis gelene kadar vekil kral, onun ardından da 1824'ten itibaren "10'uncu Charles" adıyla kral oldu. Bir süre Paris'i sarsan 1830 devrimlerine kadar. Yine kaçtı. Prag'da yaşadı. 1836'da koleradan ölene kadar. "Avrupa Mahallesi" bu Charles' ın kısa süreli krallığına denk geldi, onun 2 Şubat 1826 tarihli kararıyla oluştu.
"Quartier de l'Europe", yani "Avrupa Mahallesi", bir zamanlar "dünyanın ilk gerçek eğlence parkı" sayılan Büyük Tivoli bahçelerinin de bulunduğu yerde o emirle kuruldu. Bugün Paris'in 8'inci bölgesinde yer alan mahallenin özelliği şu: Ortada bir "Avrupa Meydanı"... Ve meydana açılan yahut yakınındaki tüm cadde ve sokaklar, Avrupa başkentlerinin, kentlerinin adını taşıyor. O zamandan beri. O zamanın "Avrupa kavrayışı" açısından şu çarpıcı: Meydanı kesen iki büyük cadde, "Londra" ve "Konstantinopl", yani "İstanbul". Yani "Avrupa'nın iki ucu". Diğer kesmeyi oluşturanlar ise, "Viyana" ve adı Çarlık'tan Sovyetler'e, oradan bugüne "St. Petersburg-Leningrad" ve tekrar "St. Petersburg". Bunun manası şu: Paris'in Avrupa Meydanı'na açılan "dört büyük", aynı zamanda o dönem Avrupa'sının dört büyük imparatorluğunun başkenti. Diğerleri sadece birer sokak: Roma, Madrid, Liege, Amsterdam, Lizbon, Torino, Bern, Moskova, Edinbourg, Bükreş, Napoli, Kopenhag, Atina vesaire.
İsme takılmayın. Bugün de aynı adı taşıyan 500 metrelik "Konstantinopl Caddesi", yine bugünün Paris Belediyesi tarafından "Türkiye'nin eski başkenti" olarak tanımlanıyor. Yani, 179 yıl öncenin, kah dostlukla, kah düşmanlıkla giden kavrayışında, "Avrupalı bir ülkenin Avrupa Meydanı'na açılan başkenti". Paris'te bir de "Ankara Caddesi" var. Hemen Türkiye Büyükelçiliği'nin orada. Eskiden ünlü bir akıl hastanesi olan, "Doğu"ya ilgisiyle tanınan Nerval'in tedavi, Maupassant'ın ölümü gördüğü binada. "Ankara", Avrupa'ya değil, daha ziyade ABD'ye açılagelmiş: Hemen orada, Seine nehri kıyısındaki "Başkan Kennedy" ve "New York" caddelerine. "Avrupa'ya uzak" kalan Ankara da şimdi "Avrupa Mahallesi" nde bir yer arıyor. ABD ile temasını yitirmeden galiba. Mahallede yer bulamazsa, daha çok, daha fazla, "Başkan Bush ve Washington" caddelerine uzanacak sanki! Bir zamanlar İstanbul'u Avrupa Meydanı'nın göbeğine uzatan Paris ve diğerleri ise hala "Türkiye ne kadar Avrupalı" diye kararsız!
|