|
|
Hayat veren mineraller
Vitaminler gibi vücudun çalışmasında çok önemli görevler üstlenen mineralleri de besinler yoluyla alırız. Bunların başında ise kanda oksijenin dokulara taşınmasını sağlayan demir gelir.
Herkes vitaminler hakkında az çok bilgiye sahiptir. Ancak "Mineral nedir, besinlerin mineral kayıpları olabilir mi, vitaminlerden farkları nelerdir?" gibi soruların cevabı birçoğuna tanıdık gelmez. Ben de uzmanlık sırasında çalıştığım hastanelerde vitamin ve mineral eksikliklerine sık rastladığım için bu konuya ayrı özen göstermekteyim. Gelin mineralleri tanıyalım. Doğanın temel parçacıkları mineraller, aynen vitaminler gibi vücudumuzda sayısız sürecin başlamasına veya düzenlenmesine yardımcıdır. Vücudun sıvı dengesinin düzenlenmesi, kasların çalışması ve sinir sisteminde uyarı iletiminde işlevleri vardır. Mineraller vitaminlerden farklı olarak inorganik maddelerdir. Yani ısı veya besin işleme sırasında kayba uğramazlar. Eğer bir besini pişirme sıcaklığının üzerinde yakarsanız, kül halindeki kalıntı mineraldir. Minerallerin vücut için az veya fazla gereksinmesi olabilir ancak vücutta sentezlenmediği için mutlaka diyetle alınması gerekmektedir. Mineraller 'makro' ve 'eser' olmak üzere ikiye ayrılırlar. Mokro mineraller, sodyum, potasyum, klor, kalsiyum, magnezyum ve fosfordur. Eser mineraller ise, krom, bakır, flor, iyot, demir, manganez, molibden, selenyum ve çinkodur. Bütün mineraller ince bağırsaktan emilir, farklı yollarla taşınır ve depolanır. Bazıları gerekli hücrede kullanılır, fazlası idrarla atılır. Minerallerin vücutta depolanabilme yeteneklerinden dolayı aşırı alımları zararlı etkilere neden olabilir.
Demir: "Hayat veren mineral" de denilebilir çünkü kanda oksijenin dokulara taşınmasını sağlar. Ayrıca vücutta oluşan karbondioksitin akciğerlere taşınıp solunumla atılmasının temel direğidir. Beyin fonksiyonları ve bağışıklık için gereklidir. Besinlerle iki farklı formda demir alırız. Bunlara "hem ve hem olmayan demir" denilir. Bu iki demir kaynağını birbirinden ayıran en önemli özellik alındıktan sonra hem demirinin hem olmayan demire göre daha fazla emilmesidir. Hem demir hayvansal kaynaklı besinlerde; kırmızı et, tavuk eti, balık eti, yumurtada bulunur. Diğeri ise bitkisel kaynaklı besinlerde kuru baklagiller, börülce, ıspanak, havuç, patates, kuru meyveler, bezelye, semiz otunda vardır. Pişirme ile hem demirde değişiklik olmazken, sebzelerin haşlanması ile hem olmayan demirin yüzde 20'si kaybolur. Erişkin erkekler 8 mg/gün, kadınlar 18 mg/gün demir almalıdır. Erkekler günde 6 köfte kadar et ve yarım kase kuru baklagil yemeği ile ihtiyacını karşılayabilir. Ancak bu miktar kadınların gereksinimlerinin ancak yüzde 50'sidir.
Çinko: Yaklaşık 100 enzimin yapısına giren ve vücutta oluşan biyokimyasal reaksiyonların devamı için gerekli vazgeçilmez minerallerden biridir. Çocuklarda büyüme ve gelişmede, bağışıklık sisteminde, tat ve koku almada, yaraların çabuk kapanmasında, erkeklerde gelişme çağında testislerin büyümesinde önemli rol oynar. Kabuklu deniz ürünleri (istiridye), kırmızı et, tavuk eti, kuru baklagiller, kuru yemişlerde fazla miktarda bulunur. Erişkin kadınlar 8 mg/gün, erkekler 11 mg/gün almalıdır. Erişkinler 3 köfte kadar yağsız dana eti ve yanında bir kase yoğurt ile çinko ihtiyacını karşılar.
|