Bir küfür analizi
Derbi, Fenerbahçe'nin mağlubiyeti ile bittiğinde, sarılacivertli kulübün başkanı Aziz Yıldırım gündemi merdiven boşlukları ile kendisine edilen küfürlere yönlendirdi. En başından söyleyelim; Yıldırım haklıydı. Fenerbahçe, Galatasaray'ı 60 yendikten sonra tek bir Fenerbahçe yöneticisi veya futbolcusu bu sonuçla ilgili yorum yapmadı, televizyonlara çıkıp zafer naraları atmadı. Fenerbahçe böylesine farklı bir galibiyeti kendi içinde, sessizce yaşadı. Yıldırım'ın bu konuda "Stadın adını 6 Kasım olarak değiştirelim" şeklinde ciddi önerilerle baskı altına alındığını ve kabul etmediğini de hatırlatalım. Bu bir duruştur. Galatasaray taraftarı, Aziz Yıldırım'a karşı tepkili de olsa, Fenerbahçe başkanı özellikle son iki senedir derbilerde 'gerilim yaratan' olmaktan kaçınmış, aksine doğabilecek olayları 'kendi çapında' engellemeye çalışmıştır. Üstelik bu küfür edilen Fenerbahçe Başkanı, görevde olduğu 6 yıl içinde 4 Galatasaray şampiyonluğu gördü ve kendi camiasında, ezeli rakibinin bu sene de ipi göğüslemesi halinde 'yıldız takacak' eleştirilerini de yaşıyor. Derbinin tartışılan noktası Galatasaray'ın kazanmasında değil. Maçı çok üstün olarak yaşayan takımdı Galatasaray. Sadece skorda değil; pozisyonlarda, ikili mücadelelerde, agresiflikte, kazanma isteğinde de rakibinden üstündü. Attığı goldeki verilmeyen faul kararı tartışılabilir ama kaçırdığı net pozisyonlardan biri de gol olabilirdi. Futbolun içinde olanları, kadere karşı çıkmak adına gündeme getirmek yanlışına düşmemek gerekir.
'Oynatın' emri mantıklı mı? Ama iki kulübün futbol terörüne engel olma, örnek olma ve lider olma adına yapacakları çok şey varken, kötüyü koruma adına birbirleri ile tartışmaları anlamsızdır. İki kulüp başkanı; Özhan Canaydın ve Aziz Yıldırım maçın başlatılmaması yönünde anlaşmışken, Federasyon Başkanı'nın "Oynatın" emrini vermesi ne kadar mantıklıdır. Aynı mantıksızlık Fenerbahçe'nin Beşiktaş ve Galatasaray ile oynadığı maçlara ilk kez derbi yönetecek hakemlerin tayin edilmesinde de vardır. Fenerbahçe takımı iki karşılaşmada da tabiri caizse 'dayak' yemiş, hakemler tarafından korunmamış ve yenilmiştir. "Ligin tadı kaçıyordu, heyecan gerekiyordu" paranoyasına şiddetle karşı çıkanlardanız. Ancak ayrıntıların bu tip insanları, bu noktalara getirmesine de engel olamıyoruz. Kimse Fenerbahçe'ye "Sahanda kal, sakın çıkma, gol pozisyonuna girme" demediği gibi, Galatasaraylı futbolculara da ekstra hırs aşılamadı. Lig kendi içinde dengesini bulmalıydı ve buluyor da. Bu maçın ardından tartışacağımız nokta, Yıldırım'ın ortaya attığı iddiaların, bundan sonra ligin gidişine nasıl yansıyacağıdır. Aziz Yıldırım bu yapılanları unutacak yapıda değildir. "Oynayın" emrini veren Federasyon Başkanı'nı bu sözleri söylediğine pişman edecektir. Konyaspor maçında Fenerbahçe'de koltukları boş, merdivenleri dolu görebilirsiniz. Aziz Yıldırım rakibin şartlarına göre oynamayı sever. Galatasaraylılar'dan gördüğü tepkinin nedeni de budur. Onlara oynayacak alan bırakmadı. Aklınıza neresi gelirse.
|