D.B ve C.D'nin kaderi!
Hadi sokak ağzıyla yazsaydım. Deseydim: Yeniköy kasabı Del Bosque! Kokainman Daum! Biliyordum ki böyle bir küçük düşürücü davranış yazı ve söz asla Daum ile Del Bosque'yi yaralamazdı. Yaralanan ben olurdum. Yaralanan, sahibi siz olduğunuz bu köşe olurdu! Bakınız; Beşiktaş'a geldigi gün, "Dahi antrenör" dedim. İnsani yaklaşımları nedeniyle de arkadaşım oldu. Daum'a en kötü gününde bu iki nedenle sahiplendim. Kötü örnek iyi örnek olur felsefesiyle Christoph Daum'a sahip çıktım, savundum. Bugün gelinen nokta şu: Daum, kokain alışkanlığını yendi ve yine zirveye çıktı. Daha düne kadar Daum'u en acımasız eleştirenler bile bugün Daum'a övgüler diziyorlar. Yeri gelmişken noktayı koyayım: Sevgili arkadaşım Ömer Üründül bu sütunlarda, "Daum bu işi bilmiyor" diye yazdı. Bir çok eleştirmen şimdi susuyorsa, Daum onları susturdugu içindir! Bugün ise Daum, Almanya'dan gelen genç meslektaşlarına antrenörlüğün sırrını anlatıyor. Daum, Almanya'ya giderek antrenörlük dersi veriyor. Daha önemlisi de şu: Daum, Fenerbahçe'nin de geleceğini yarattı. Elbette, Del Bosque'ye de sahip çıkıyorum. Beşiktaş'a çok kötü futbol oynatmasına rağmen... Ama Del Bosque'nin gelecekte büyük başarılar elde edeceğine (Aynen Gordon Milne gibi...) inandığım için sahip çıkıyorum. Ama: Del Bosque için Nevzat Demir'in "Eşim Del Bosque'yi Yeniköy'ün kasabına benzetiyor" sözü için ise yorum yapmayacağım. Yorumu sizlere bırakıyorum. Zaten medyanın yorumu saygı duyulacak düzeydeydi. Hiç kimse böyle bir suçlamanın tepkisini almak için del Bosque'ye ne düşünüyorsun demedi. Sormadı, sormak istemedi. Bu bir saygıydı Ama bu soruyu eski bir kabzımal Erman Toroğlu Lig TV'de canlı yayında sordu. Hemde öyle bir sordu ki! Herkes inanılmaz tepki bekliyordu. (O an yönetmen Musa Çözen, yakın plan dedi. Hocanın yüz hatlarını görmek istiyorum!...) İşte o an TV'de sadece Del Bosque'nin gözlerinin içindeki üzüntüyü gördüm. Ama yüzü bir diplomat gibi sakindi. İspanyol hoca "36 yıl terbiyesini aldığım Real Madrid kulubünden bir şeyler öğrendim. Bu nedenle içimden gelenleri söyleyemem " cevabını verdi. Bu bir centilmenlik dersiydi!.. Ama şu gerçeği kabullenmek zorundayız.
O da şu; Türkiye'de değerlere saygılı bir teknik adam olan Del Bosque'ye hakaret etmek, Beşiktaş'a hakaret etmek anlamına gelmez mi?
MESAJ : Tümer Metin'in Samsunspor maçındaki gol sevincini tartışmaya açtım. Tümer Metin benim bu görüşüme maç sonunda mesaj yolladı; Golü ben attım, istediğim gibi sevinirim. Tümer şunu unuttu; Golü bir takım atar, bir takım yer. Golün sevinci de ortak yaşanır. Ayrıca; Tümer'in güzel futbolunda ve harika gollerinde payım varsa (O'nu kızdırarak) mutlu olurum. Demek ki Tümer Metin'i kızdırmak gerekiyormuş.
|