|
|
|
|
|
20 milyar borç yüzünden yurtdışı yasağı
|
|
Vergi sistemimiz bu durumdaysa yabancı sermaye için çok da cazip değiliz herhalde. Hukuk sistemi olarak değiliz. Örneğin bir inceleme elemanı gelip vergiyi ilişkin tüm detayları tespit edebilir, bir tutanağa bağlayabilir. Kanun diyor ki eğer bu tutanağa katılmadığınız yer varsa görüşünüzü yazınız. Ama tutanakta görüşünüzü yazacak yeriniz yok. Komik değil mi?
Yani vergi verene saygı yok. Yok maalesef. Bir örnek daha vereyim. 20 milyardan fazla vergi borcu olanlara yurtdışına çıkış yasağı koyuyoruz ama bunu kişiye tebliğ bile etmiyoruz. Kişi ancak bayramda ailesiyle havaalanında bunu öğreniyor. Belki de bu cezayı ödemişs bile. Ama bazı durumlarda mükellefin cezayı ödediğini de kanıtlaması gerekebiliyor. Ama mükellef bunu da bilmiyor çünkü söylemiyoruz. Kişi hakları açısından çok olumsuz tabii.
Şöyle bir inanış vardır, eğer şirketinize bir hesap uzmanı gelirse ne yapar ne eder mutlaka size bir ceza çıkarır diye... Genel inanış böyle. Doğru tarafı da var çünkü sistem buna müsait. Bu vergi sistemine göre sizin ak dediğinize ben rahatlıkla kara diyebiliyorum. Net olmayan öyle çok madde var ki. Bugün bir vergi davası ortalama 3 yıl sürüyor. Faiz işlediği için ne kadar para ödeyeceğinizi kestiremiyorsunuz bile. Ayrıca o 3-4 yıl içinde defterinizi nasıl tutacağınız da belirsiz. Yani kendi bildiğiniz gibi mi yoksa hakimin karar vereceği gibi mi? Bugün 500 bin kurumlar vergisi mükellefi var. Ama devletin toplam kurumlar vergisinin yüzde 65'ini ilk 100 mükellef ödüyor. İlk 5 bin mükellef yüzde 87'sini ödüyor. Kısacası, sistem çalışmıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|