| |
|
|
Bodrumda nara atıp, açık yerde konuşmak yöntemi
Ya lisenin son yılıydı, ya da üniversitenin ilk yılı. Yani 1960'lı yılların başındaydık. Beyoğlu'ndaki Çiçek Pasajı'nda bir meyhaneye gitmiştik arkadaşlarla. Pilaki, beyin salatası, fava, karides meyhane mutfağından geldi. Dışarıdan da kokoreç, midye dolması falan getirtildi. Arjantin denilen litrelik saplı bardaklardaki buz gibi biraları da, garson masanın üzerine sıraladı. Yiyor, içiyoruz. Sohbet yoğun. Aramızdan biri hepimizden hızlı gitti. Biz daha ikinci bardak biralara geçmeye çalışırken, o dördüncüyü bitiriyordu. Tabii sonunda alkol bu arkadaşımızı çarptı. Yüksek sesle konuşmaya, hatta arada bir "Nara" denilebilecek yükseklikte sesler çıkarmaya başladı. Bizim masaya bakan garson geldi yanımıza. Çevre masaların duyamayacağı bir sesle, "Beyler burada nara atılmaz. Ama isterseniz, aşağıda rahatça nara atabileceğiniz özel bir yer var" dedi. Çok kibar, hiç kışkırtıcı olmayan bir üslupla söyledi bunu. Bunun üzerine birbirimize bakıp, bir ağızdan "Oraya gidelim" dedik ve garsonun peşine düştük. Lokantanın içinde, köşedeki bir delikten aşağı, merdivenlerden indik. Bir dehlizden geçip, bodrumda loşça aydınlatılmış bir mekana geldik. Burada bulunan birkaç kişi, "Hayda", "Huyda" diye, bodrumun duvarlarına karşı naralar atıyorlardı. Garson bize döndü, "Beyler siz de burada rahat rahat nara atabilirsiniz. Yukarıdan duyulmaz, kimse rahatsız olmaz" dedi ve bırakıp bizi, gitti. Aramızdaki alkolün çarptığı arkadaş da, bodrumdaki diğer sarhoşlar gibi birkaç nara attı, biz de gülerek izledik onu... Sonra nara atacak hali kalmayınca, onu aldık ve aynı merdivenlerden meyhaneye dönüp, masa başı sohbetine devam ettik. O arkadaş hem boşalmıştı, hem de yorulmuştu. Konuşmalara katılmadı. Oturduğu yerde uyuklayarak bizleri dinledi. Bilmiyorum. Hâlâ Çiçek Pasajı'nın altında nara atma mahzeni var mı? Çünkü Pasaj'ın bulunduğu Küçük Sait Paşa Hanı, bir çöküntü geçirdi sonraları. Ama o gün öyle bir mekanın çok işe yaradığını görmüştüm. Diyorum ki, siyaset hayatımız için de böyle bir "Nara Atma Merkezi" kurabilsek. Açıkta, kamuoyu önünde söylendiğinde, gerek ülkenin gerekse toplumun geleceğini olumsuz yönde etkileyecek ve bazıları şovence, bazıları iç veya dış belirli merkezleri çok rahatsız edecek ölçüsüz sözler, orada seslendirilse. Siyasi naralar orada atılsa. Özellikle Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkilerinde hassas bir dönemden geçilirken, siyasetçilerimizin, bodrumda "Nara atmaları" ve kamuoyu önünde sakin sakin "Konuşmaları", herhalde daha akılcı bir tablo oluşturacaktır. Özellikle AB ile müzakereleri sürdüren kadrolar için bu çok önem taşıyor. Çünkü Bismarck'ın da söylediği gibi "Siyasi pazarlıklar ve sosis imalatı, halkın önünde yapılmaz. Çünkü ikisi de mide bulandırabilir".
|