|
|
Seyirci ekrandaki herkesi oyuncu zannediyor
Kırgın, kızgın hatta öfkeli... İnsanca yaşayabilmek uğruna duyduğu kızgınlık, yersiz de sayılmaz aslında. Bingöllü öğretmen bir babanın oğlu olan Olgun Şimşek, hayatı el yordamıyla öğrendiğini söylüyor. Oyuncu olmaya karar verdiği gün "Bu işi çok iyi yapmalıyım" diyen genç oyuncu, Yazı Tura filminde sergilediği performansla hedefine kısa sürede ulaşacağını da gösteriyor...
Öfkeli durmayı seviyorum çünkü bu beni koruyor
'Yazı-Tura' filmindeki Şeytan Rıdvan rolüyle izleyenleri derinden yaralayan Olgun Şimşek, Aktüel Pazar'a konuştu.
* Sizi tanıyor ama ama hakkınızda çok az şey biliyoruz. Olgun Şimşek kimdir, nereden gelir? Babam Bingöllü, annem Bursalı. Bursa'nın Yenice Köyü'nde doğmuşum. Babam öğretmen olunca biraz gezmişiz. Biraz sola yakın bir öğretmen olunca da iyice gezdirilmişiz.
* "Bir Demet Tiyatro"dan önce İbo Şov"da Güçlü'yü canlandırdınız. Bu nasıl oldu? Demet Akbağ aracı oldu. İkinci annem gibidir Demet, çok severim. Öğrenciyken de çok kahrımı çekmiştir. Neyse, o dönem İbrahim Tatlıses'le birlikte bir müzikalde oynuyordu. Benden bahsetmiş, kadroya ben de katıldım. Sonrasında İbrahim Abi televizyon programına başladı ve beni istedi.
* Karar vermeden önce çok düşündünüz mü bir konservatuarlı olarak? O dönemler daha zordu bu kararı vermek. "Senin ne işin varmış canım oralarda" diyenler çok oldu. Ama kendi kararımı kendim verdim, hiç de pişman değilim. Hem öğrenci olarak para kazanabilmem için iyi bir fırsattı.
* Biz sizi gülen ve güldüren biri olarak bildik hep. Ama "Alacakaranlık"taki acımasız Emir rolüyle bizi çok şaşırtırken, "Yazı Tura" filmindeki Şeytan Rıdvan'la da sarstınız. Siz kendinizdeki bu gelişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? İstanbul dışından geldim ben konservatuara. Köy çocuğuydum, dünyayla bağları kuvvetli olmayan biriydim. Daha en başında, "Oyuncu olmalıyım ama bu işi çok iyi yapmalıyım" dedim. O yüzden hep başka insanlar, başka duygular arayan ve bunları tanımlamaya çalışan bir adam oldum. Uğur (Yücel) Abi beni çok iyi tanıdığı ve ne yapabileceğimi görebilen bir yönetmen olduğu için de böyle bir rol verdi bana. Bu çok hoşuma gitti çünkü yapabileceğimi göstermek istiyordum. Ama her ikisini de oynayabiliyorum galiba ya, fena değilim.
* Öfkeli bir insan mısınız? Hayatta bir şeylere karşı ciddi öfke besliyormuşsunuz gibi geliyor bana... Niye yalan söyleyeyim, böyle bir tarafım var. İnsanın içinde bir sürü duygu vardır, ben de zaman zaman öfkeli bir adam olabiliyorum. Çok duygusal biriyim aslında ama belki bunu göstermeyi beceremiyorum. Bir de çocukluğunuz, öğrencilik hayatınız böyle rehberlerle falan geçmediği, ebeveynleriniz sizi el yordamıyla yetiştirdiği için "olgunlaşmak" denen şey biraz geç oluyor galiba. Eskiden öfkemi daha sakınmadan gösterebilen bir adamdım ama şimdi o gerginlik duygusu, adam gibi durmaktan kaynaklanan bir sebeple, bastırmaya çalıştığım bir şey. Bunu söylerken, "İçimde bir şiddet barındırıyorum" diye anlaşılmasın. Öyle etrafı dağıtmışlığımız falan da yoktur. (Gülüyor ve ekliyor) En azından toplum içinde... Aslında seviyorum böyle olmayı çünkü insanlar karşılarındakinin sınırlarını çok zorlayabiliyor. Böyle durmak beni koruyormuş gibi geliyor.
* Tıpkı hayalet gibisiniz. İstediğiniz zaman görünüyor, sonra da ortadan kayboluyorsunuz. Görünmekten bu kadar kaçmanızın sebebi nedir? Benim tercihim sadece işimi yaparken görünür olmak. Zaten bu anlamda bir görüntü kirliliği var memleketimizde; televizyonlarımızda olsun, basında olsun... O tarafa dahil olmayı manalı bulmuyorum. Öyle yoğun bir gece hayatı olan, ordan oraya giden, onunla sonra da bununla beraber olan bir adam da değilim. Açıkcası işin o görünürlük kısmında kaygan bir zemin var. Eh, benim de o zeminde ne işim var? Çok gürültü yapmadan da oyunculuk yapabiliyorum.
* Çok temkinlisiniz. Ağzınızdan çıkacak her kelimeyi tartıyorsunuz. Güvenmek çok mu zor sizin için? Zor. Güvenebildiğim, gönül ortaklığı kurabildiğim kişilerle çalışmayı, hareket etmeyi isterim hep, onlar da çok az. Çok donanımlı bir adam da değilim açıkcası. Bu yüzden de temkinliyim.
* Nelerle ilgilenirsiniz işinizin dışında? Müzik çok sevdiğim bir alan; bağlama çalmak, şarkı söylemek... Müzisyen arkadaşım var birkaç tane, hatta "Sen şarkı söylemelisin" falan derler hep. Onun dışında fotoğraf çekiyorum birkaç yıldır. Ama son zamanlarda şöyle diyorum; "İçimde daha hiç dokunmadığım hünerlerim var." Bir şeyler yaratmak istiyorum, sıradan bir oyuncu olarak kalmak istemem.
İlknur Kızıltoprak
|