|
|
|
|
|
Utanç Kampı
|
|
Almanya'da 40 bin Türk çocuğu Almanca öğrenemedi diye zihinsel özürlülerin gittiği okullarda eğitime zorlanıyor.
Almanya'da zihinsel, psikolojik, bedensel ve öğrenme özürlü Alman çocuklarının devam ettiği Sonderschule adlı okullar, çoğunlukla Türk çocuklarının gönderildiği eğitim kamplarına dönüştü.
ALTERNATİF EĞİTİM ADI ALTINDA AYRIMCILIK Bu ülkede normal ilkokullara başlayan Türk çocuklarının önemli bir bölümü, Almanca eğitimi başaramıyor gerekçesiyle "Alternatif eğitim" diye sunulan bu okullarda okumaya mecbur tutuluyor.
BU OKULDAN MEZUN OLAN İŞ BULAMIYOR Türk toplumunun uyum sorunu bütün ağırlığıyla bu çocukların sırtına yükleniyor. Bu okullardan mezun olanlara "aptal" muamelesi yapılıyor ve ileride iş bulma şansları yok oluyor.
Çocuklarımız çürüğe çıkıyor Almanya'da öğrenme özürlü çocukların gittiği okullarda Türk çocuklarının sayısı 40 bini aştı ve Alman çocuklarının iki katına ulaştı. Eğitim uzmanı Prof. Ali Uçar'a göre, Alman orta sınıfı için düzenlenmiş katı sistem, bu çocukları çürüğe çıkarıyor.
Almanca öğrenmeyene özürlü muamelesi
Almanya'da ilkokula başlayan ve Almancası'nın yetersiz olduğu belirlenen Türk çocuklar, zihinsel ve bedensel engelli çocuklar için özel olarak düzenlenen "Sonderschule"ye gönderiliyor ve onlarla birlikte eğitim alıyor.
Roma Muhabirimiz Yasemin Taşkın Almanya'da yaşayan Türk çocuklarının bugün en acil sorunu olan eğitim ve gün geçtikçe kronikleşmeye yüz tutan Sonderschule sorununu yerinde inceledi. Berlin'de, Kreuzberg'de, Neukölln'de Türkler'le konuştu, çocuklarını "Sonderschule" adlı modern "vasıfsız ama normalize edilmiş çocuklar yetiştiren eğitim kamplarının" ellerinden kurtarmaya çalışan Türk ailelerini, Türk eğitimci ve uzmanların görüşlerini dinledi. Kreuzberg'de yüzde 80'i Türk çocuklarından oluşan bu "sonderschule"lerden "Paul Dohrmann" okulunu ziyaret etti, yönetici ve öğretmenlerle konuştu. Bir kesim Alman ve hatta bir grup Türk'ün de bunlar "ağır öğrenen çocuklar için" gerekçesiyle, varlığını haklı göstermeye çalıştıkları bu "alternatif okulların" gerçeklerini mercek altına aldı.
Bugün yaklaşık 3.5 milyon Türk'ün yaşadığı Almanya'da, Türk çocuklarının eğitim koşulları hâlâ kanayan bir yara. İlkokul çağındaki çocuklar, aradan geçen yıllara rağmen Türkler'in Alman toplumuna tam anlamıyla entegre olmaması ya da olamaması nedeniyle ortaya çıkan bu sorunun ağır faturasını ödüyorlar. Almanya'daki Türk işçilerinin çocukları, mevcut sistemin "katı ve ayrımcı" mantığı içinde daha küçücükken, zihinsel, psikolojik, beden ve öğrenme özürlü Alman çocuklarının gönderildiği "Sonderschule" lerde toplanarak, toplum dışına itiliyorlar. Bu muamelenin gerekçesi de "Almanca"ya vakıf olamamak.
EKONOMİK SORUN VAR Almanya'da normal ilkokullarda (Grundschule) eğitime başlayan Türk çocuklarının önemli bir kesiminin Almanca bilmediği uzmanlarca vurgulanıyor. Bu ülkede 3-4 nesil yaşamış olan Türklerin ilkokul çağındaki çocuklarının yüzde 63'ünün Almanca bilmediği, yaşamını Berlin'de sürdüren Prof. Ali Uçar'ın araştırmalarından da çıkıyor. Bunun bir nedeni Türk ailelerin çocuğun sosyalleşmesi ve entegrasyonu için önemli bir araç olan yuvalara çocuklarını göndermemeleri. Bu da, ekonomik sorunların bir sonucu. Bu nedenle Berlin'de, Kreuzberg'de ya da Neukölln'de Türk gettolarında yaşayan Türk çocukları için Alman ilkokullarında eğitim büyük bir dil problemi ile başlıyor. Yine Prof. Ali Uçar ve diğer eğitim uzmanlarının da üstüne basa basa vurguladıkları gibi Alman orta sınıfı için düzenlenmiş olan katı eğitim sistemi bu çocukları hemen çürüğe çıkarıyor.
ŞİKAYET EDEMİYORLAR Berlin'de Neukölln mahallesinde de 7 adet "sonderschule" (alternatif okul) var. Bu okullara giden Türk çocuklarının ailelerinin yaşadığı utanç, arkadaşlarından gittikleri okulu saklayan, üzerinde "geç öğrenen" kelimesinin geçtiği karnelerini yırtan çocukların üzerlerinde hissettikleri baskı, bu utancın, herkesin duyup tartışabileceği bir "sosyal ihbar" düzeyine ulaşmasını engelliyor. Berlin'de Türk Veliler Birliği Derneği'nin aracılığı ile yaşadıklarını aktaran Fatma Budak çocuğunu bu okullara göndermemek için büyük bir mücadele verdiğini anlatıyor.
MÜCADELE VERİYOR Fatma Budak 1973 yılında babasının daveti üzerine Almanya'ya gelmiş, meslek okulunda (Berufschule) eğitim aldıktan sonra çalışmaya başlamış. Bir Türk'le evli olan Fatma Budak'ın 3 oğlu var. Budak'ın eşi erken emekliliğe ayrılmış bir işçi. 10 yaşındaki oğlu Faik Can bir Sonderschule adayı. Fatma Budak, oğlunun yalnızca çekingen ve utangaç olduğunu bu yüzden de başına bu durumun geldiği düşüncesinde. Bir çelişkiye de dikkati çekiyor. Faik Can'ı sınıfta izleyen Alman psikolog da Budak'a çocuğun sınıfta çok çekingen olmasına karşın tenefüste bambaşka bir çocuk olduğunu, arkadaşları ile rahat bir biçimde oynadığını söylemiş. Anne Budak altını çiziyor ve "Bu, sınıfta bir problem olduğunu gösterir, çocuklarımızla uğraşmak istemiyorlar, başlarından savmak istiyorlar" diye konuşuyor.
KARNESİNDE YAZIYOR Budak "Alman eğitimciler ayırım yapıyorlar, yabancı çocukların geleceği ve hayatı ile oynuyorlar. Çocukların dengesini daha çok bozuyorlar. Çocuklar etrafında olanların farkında. Halen Faik Can'a ders notu vermiyorlar, karnesinde de 'sonderschule' dersi aldığı ve bu okula bir aday olduğu yazıyor. Çok utanıyor, karnesini saklıyor ve arkadaşlarına göstermek istemiyor. Ben bu duruma itiraz ettim. Çocuğumu 'sonderschule'ye göndermeyeceğimi belirttim. Sonuçta benim onayıma ihtiyaçları var. Bazı Türk aileler benim gibi direnmiyor. Oysa her anne baba bu mücadeleyi vermeli" diyor.
"EĞİTİM ÇÖPLÜĞÜ" MÜ? Faik Can şimdi 4. sınıfta, 6. sınıfta kendisine verilecek karneyi bekliyor, arkasında mücadeleci bir anne olmasa o da çoktan eğitim çöplüğü denilen "sonderschule"ye atılabilirdi. Fatma Budak, pek çok kez okul müdürü, sınıf öğretmeni ve Schulampt'dan (eğitim müdürlüğü) gelen psikologla bir araya gelmiş. Alman eğitimcileri ve sistemi için hükmünü vermiş: "Alman hocalar çocuklarımızı aşağılıyor, diğer çocuklarla kıyaslıyorlar, ilgilenmiyorlar, çocuklar da kendilerini yalnız ve güvensiz hissediyor". Olayın yaşanan utancın ötesinde bir de geleceği etkileyen yönü var. Almanya'da öğrenme özürlü çocukların gittiği Sonderschule'de Türk çocuklarının sayısı Alman çocuklarının iki katı, ve bu okulların artık yarısından fazlasını yabancılar oluşturuyor.
MESLEK EĞİTİMİ YOK En düşük düzeyde eğitim veren Sonderschule'lerin vasıfsız işçi yetiştirdiklerini kendi öğretmenleri de itiraf ediyor. Herhangi meslek eğitimi vermeyen bu okullardan sonra alt düzey meslek eğitimi veren Hauptschule'ye gitmek mümkün. Ancak bu okullardan da daha kaliteli bir meslek okulu olan Realschule'lerden bile mezun olanların iş bulma güçlüğü ile karşılaştıkları herkesçe biliniyor. Vasıfsız işçi yetiştiren Sonderschule'lerden mezun olanların iş bulma şansı ise neredeyse "yok" derecesinde.Yapabilecekleri tek şey baba mesleği...
|
|
|
|
|
|
|
|
|