| |
Jöntürkler'den Fontürkler'e
Osmanlı'nın çöküş döneminde, Jöntürkler ile başlayan politik maceramız en sonunda geldi Fontürkler'e dayandı. Kelimenin, 'jön' kısmı değişti, yerine 'fon' geldi lakin Türkler değişmedi, sabit kaldı. Devletimizin bütçesinde kaç çeşit fon olduğunu, bunların nasıl kullanıldığını, hangi fonlara nasıl kaynak yaratıldığını öğrenmeye bir faninin ömrü yetmez. Reenkarnasyon gerekir. Fonları bürokratlar bilir. Bakanlar bile tam olarak bilemezler. Nitekim Başbakan Erdoğan da geçen gün bizzat kendi imzasıyla bir tamim yayınlamış ve şöyle demiş: Karadeniz otoyolu için gereken fonu serbest bırakın, 650 trilyonu ödeyin! Demek ki, orada bir fon vardı ama birileri serbest bırakmıyordu. Fonlar böyledir, bakıcısı ve kollayıcısı olan bürokratlar tarafından serbest bırakılır veya bırakılmaz. Rahmetli Özal, yıllar önce bir fon kurmuştu da bu sayede halkımız, fonun ne demek olduğunu öğrenmişti. FakFukFon şeklinde basında bir hayli matrak konusu olmuştu ama az da işe yaramadı doğrusu o fon... Bu fonun şöhretini sollayıp geçen en son fonumuz ise bilindiği üzere TMSF olmuştur. Yani, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu... Birbiri ardına yoğurtçu dükkanları gibi kapanan bankalar gümbürdeyip gitmeseydi, hiç kimse Türkiye'de TMSF diye bir fon olduğunu duymayacaktı. Halisane duygularla ve yasal ihtiyaçlarla kurulmuş olan TMSF, siyasetçilerin vahşeti, bürokratların da tutuculuğu yüzünden şimdi, Türkiye'nin en atıl ve en büyük holdingi haline geldi. TMSF, elinde bulundurduğu işletmeleri, menkul ve gayrimenkul mal varlığını ve alacaklarını kamuoyuna anlatmaya kalksa, basın toplantısı bir haftada bitmez. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar zengin ama bu kadar da hareketsiz bir fon daha bulamazsınız.
Keçilere ada lazım! Siz de duymuşsunuzdur, Uzanlar'ın satışa çıkartılan Zeytinli Adası'na hiç kimse talip olmadı. Bir Allah'ın kulu bile gelmemiş ihaleye, 30 Kasım'da yeniden ihale yapılacakmış, yine müşteri çıkmazsa, adayı TMSF 8 trilyona kendine alacakmış... Bence uygundur, Akova'daki çiftlikle soğuktan ve bakımsızlıktan tir tir titreyen Uzanlar'ın keçileri için daha elverişli bir yer bulunmuş olur.
Niye müşteri çıkmıyor? Biz Türkler'de pek para fikri yoktur. Ama yine de bu adaya niçin müşteri çıkmadığını tartışmalıyız. Birincisi, parası olsa da hiç kimse Uzanlar'ın malını satın alıp da başını belaya sokmak istemez. İkinci sebep ise, sanırım, artık ekonomik yapının bu tür hesapsız harcamalara izin vermez hale gelmiş olmasıdır. Türkiye'de zaten para kıttı. Devlet kaynaklarının harman savurulduğu dönemler geride kaldı. O halde, hangi akılsız kafa gidip de, üzüm bağlarının ve zeytin ağaçlarının bulunduğu bir adaya 810 milyon dolar para bağlar? Niçin bağlasın? Üzümden şarap yapıp, yandım allah diye gece gündüz kederden içmek için mi? Hiç beklemeyin! Ekonomik krizler, işadamlarının en enayisini bile hizaya getirdi. Zeytinli Adası'nı, TMSF alacakmış, 8 trilyona. Cepten beş kuruş ödemeden Uzanlar'ın borcundan silecekler. Para ile emek üretim sürecinde buluşmuyor, kağıt üzerinde rakamlar yer değiştiriyor. Ünlü fonumuz, alacaklarını fonluyor. Hazine ise fonu fonluyor. Hep birlikte mutlu mesut fonlanmaya devam ediyoruz. İşte size Fontürk ekonomisi!
|