|
|
GAF oloji
"Büyük İskender" filminin gazete tanıtımlarında şöyle bir ibare var: "Tarihin en büyük gerçek efsanesi..." Sözlüğe bakıyorum: "Efsane" kelimesinin karşısında "Gerçeğe dayanmayan asılsız söz, hikâye" yazıyor. Bir hikâye nasıl oluyor da hem "gerçek" hem de "gerçek dışı" olabiliyor?
NE DEMİŞ? Kanal D spikeri Şule Bulut kar yağışı nedeniyle tıkanan trafik yüzünden yayına yetişememişti. Öğle haberlerinde kendisiyle yapılan telefon bağlantısında ise şöyle diyordu: "Sağımdaki solumdaki arabalardan Gülşen'in Of Of şarkısı yükseliyor. Bu şarkı durumumuzu özetliyor..."
GAF KÜRSÜSÜ Çiğdem Ulusoy adlı okurumuz yazıyor: atv'deki "Büyük Yalan" dizisinde Halil Ergün oğlunu tanıtırken yıl olarak ekranda 1979 yazıyordu. Ama Halil Ergün davulculara o tarihte henüz tedavüle çıkmamış olan 20 milyonluk banknotları savurmaya başladı!
BİZİM DECODER Şu "timsah gözyaşı" lafına oldum olası sinir olurum.Yıllardır, avlarını yerken döktükleri "sahte" gözyaşları nedeniyle "ikiyüzlülükle" suçlanıp, durdular. Oysa bu yaşlar avı öğütmek için salgılanan vücut sıvılarının doğal sonucuydu. Asıl sahte olan, sevgilisinden timsah derisi çanta alan kadınların döktüğü sevinç gözyaşları olmalı! Timsahlar için bunca laf etmemin nedeni National Geographic'de izlediğim "Katil Timsah Avı" adlı belgeseldi. 10 yıldır Burundi'de insanları öldürdüğü iddia edilen 6 metrelik Gustave adlı timsahın peşine düşen ekip, avdan eli boş dönmek zorunda kaldı. Ama belgesel süresince timsah avcılarının tekniklerini büyük bir şaşkınlık ve hayranlıkla izledim. Örneğin timsahı yakalayıp, ağzını iple bağlamak için hayvanın kafasını kendi çeneleri ile göğüsleri arasına sıkıştırıyorlardı. Gözlerimle görmesem inanmazdım. Düşünsenize; bir avcı kahvesinde adam anlatıyor: "Aga, timsahı yakaladım, kafasını şöyle çenemin altına sıkıştırıp, ağzına iki düğüm attım..." Siz olsaydınız, palavracı avcıya "Ufak at da timsahlar da yesin" demez miydiniz?
|