|
|
İzninizle biraz bencillik yapacağım
Bu kez şahsım adına sizden "ayrıcalık" istiyorum. İki değerli meslektaşımın yazılarını yanıtlamak için...
Belki bilmezsiniz, biz gazeteciler "gaz türbinli" motorlara sahibiz. Yani arada bir "gaza gelmek" zorunluluğumuz vardır, yoksa tekleriz, debriyaj sıyırırız. Biri gelip sırtımızı şöyle bir sıvazlasın, bir "aferin" deyip, yanağımızdan iki makas alsın, o gazla üç ay parasız çalışırız. Fakat çetin rekabet koşullarından mıdır, yoksa akrep ile yelkovanın peşinde koşmaktan mıdır bilinmez, bizler birbirimizi övmeyi, birbirimizin sırtını sıvazlamayı pek beceremeyiz. İşte bu kurak coğrafyada, iki değerli meslektaşımın "Yakından Kumanda" için yazdıklarına rast gelince, kendimi vaha bulmuş bedevi gibi hissettim. Sizin sütunlarınızı özel bir iş için kullanıyor olmak pahasına, affınıza sığınarak, gururumu fena halde okşayan, mesaime şevk ve moral katan bu yazıları sizinle paylaşmak ve her ikisine de gecikmiş teşekkürlerimi yollamak istiyorum. İlki, Radikal yazarı, değerli ağabeyim Hakkı Devrim'e ait. Köşesinde, reklamlardaki dünya tatlısı bebeklerle ilgili yorumuma katıldığını söyleyip, şöyle demiş: "Bu vesileyle Yüksel Aytuğ'un gazetelerin televizyon sayfalarında gerçekleştirdiği hamleden de söz edeyim istiyorum. Yarım sayfa, nihayet bir sayfa yerine, televizyona ayrılan alanı iki tam sayfaya ilkin o çıkardı. Bu sayede, hemen bütün kanalların program dökümü dışında seçme programlara dair kısa bilgilere, bir gün önce seyrettiklerimizin eleştirilerine de yer verilebiliyor. Haberler, genel konulu yorumlar, hatta tartışmalar da yayımlanabiliyor."
EN GÜZEL ÖDÜL Bir diğeri, Fanatik gazetesinin usta kalemi Metin Tükenmez'in mürekkebinden bal tadında damlayanlar: "Hangi kanalı açsanız ya diziler ya da maçlar var. Veya ünlülerin ve gençlerin çiftleştirildiği evler. Bu 'çiftleşme' sözünün bana ait olmadığını baştan söyleyeyim. Magazin dünyasına uzaktan bakan, televizyonu spor programları da dahil olmak üzere pek seyretmeyen biri olarak bu iki dünyada nelerin olup bittiğini Yüksel Aytuğ'un yazılarından öğreniyorum. Aytuğ, tam da iyi bir gazeteciye yakışacak güzel üslubu ve gazeteci yazıları ile beni köşesinin müptelası etti. Biz maçlarda olduğumuz için kaçırdığımız görüntüleri de çoğunlukla onun yorumlarından öğreniyorum. Hele Cumhuriyet Bayramı'- nda yazdığı bir yazı vardı ki, benim için son günlerin baş yazılarından biriydi. Gençleri Atatürk'e şikayet eden Yüksel Aytuğ yazısının bir bölümünde 'Atam gençlerimiz televizyon kanallarında çiftleştiriliyor' diyerek gençliğin ve toplumun kanayan bir yarasına parmak bastı." Bu iki yazı da şimdiden ödül büfemdeki ayrıcılıklı yerlerini aldı. Elleriniz dert görmesin...
|