'Türkiye Avrupalı mı?'
Olumsuz cevabı daha baştan bizzat kendisi dayatan sorulara eskiler 'istifham- ı inkari' derlerdi. Özellikle dilinde vurgu incelikleri ile soruyu sırf sitem için veya sırf yalanlamak için dayatabilirsiniz. Siyasi polemiklerde ise sormaktan çok bir önyargıyı kabul ettirmek amacı güden bu tür sorular bizatihi kaba bir aşağılama da içerebilirler.. Başta Fransız sağı olmak üzere AB ülkelerinin kamuoyunda bu konu tartışıldığı zaman 'Türkiye Avrupalı mı' sorusu çoğu zaman peşin 'hayır' cevabını tekrarlattırmak amacı ile dile getirilir.. Mülakatlarda bunu soranlar 'hayır' cevabı verecekleri seçmek için fazla da zorlanmazlar. Karşıtların gerekçelerini öğrenmek isterseniz kimi 'eğer Türkiye Avrupalı ise Rusya da Avrupalıdır' türünden pek bilimsel (!) hikmetler yumurtlar, kimi de tarih ve din farklılığından kaynaklanan kültür sınırlarına, hatta duvarlarına dayanır. Şimdi de bu soru bir kitabın adı oldu: La Turquie est-elle europeenne? Henüz Türkçe'ye çevirisi yapılmayan eser hakkında, sadece bir tanıtım haberi sayesinde -sunulan istikamette- bilgi sahibiyiz. Yazarı Fransa'nın tanınmış Türkiye uzmanlarından biri olan Jean-Paul Burdy.. Marmara Üniversitesi'nde de dersler veren Grenoble Politik Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Burdy'nin amacı şüphesiz aynı olumsuz önyargıyı tescil etmek değil.. Hatta tam aksine, eserin girişinde AET ile yapılan 1963'teki Ankara Antlaşması'na yer verildiğini, dönemin AET başkanı eski Alman Dışişleri Bakanı Walter Hallstein'in 'Türkiye Avrupa'nın parçasıdır' tezini esas alan konuşmasına değinildiğini yine aynı tanıtım haberinden öğreniyoruz.. Esasen Burdy'nin Türkiye hakkında olumlu düşüncelere sahip bulunduğunu da biliyoruz.. Lakin Türkler açısından meselelerin meselesi, böyle bir sorunun olumlu veya olumsuz bir önyargı içermesi değil, bizatihi sorunun ruhunu kalıplandıran 'Batı yüceltmesi' ve 'Türkiye aşağılaması'dır.. Bu öyle bir soru ki, konunun öznesi olan Türkiye'yi daha baştan kültür ve değer tartışmasının mağlubu ilan etmektedir. Türkiye'nin böyle bir sorudan 'zaten Avrupalıyım' diye değil, 'Avrupalı olmasam ne fark eder' diyerek kendini münezzeh hissedebilmesi lazım.. Haysiyetli tek tavır budur: -Ben önce benim ve kendim olmaktan memnunum! Oysa bu soru özellikle yöneticimizi ve aydınımızı daha baştan müthiş bir aşağılık duygusu içine itiyor, paniğe sevk ediyor: -Aman Allah'ım, ya bir de Türkiye'nin Avrupalı olduğunu kabul etmezlerse ne yaparız? Ölürsünüz canım! Yer yarılır ve Türkiye'yi yutar! Bir kere 'Avrupalılık' ülke veya kişi için neden 'üstün olmak' ile eş anlamlı?! Bizzat bu duygu, Batı'nın biz dahil bütün 'öteki' toplumlara imzalattığı en korkunç gönüllü esaret antlaşmasıdır. Kapitalizmin sattığı en önemli ilk uluslararası ürün 'Avrupalılık üstünlüktür' duygusudur. Bu duygu, Batı'nın Doğu'ya ve bütün küreye yönelik beş yüz yıllık vahşi sömürgecilik sisteminin altın anahtarıdır. Öyle bir altın anahtar ki, başını göklere değdirdiğiniz nice aydın ve yöneticiniz dahi onun mutlak esaret antlaşması olduğunu fark edemiyor.. Bu aydın ve yöneticiniz, Avrupalı olmayı veya değilseniz bile öyle sayılmayı bir ülkenin ve toplumun dünyada ulaşabileceği en üstün aşama sanıyor ve halka öyle belletmeye çalışıyorlar. Herhalde tarih herhangi bir 'öteki' için bundan daha utanç verici bir 'gönüllü aşağılanış kampanyası' kaydetmemiştir. Tam da şeytanın Adem'i aldattığı teknik bu.. Avrupalı olmak 'ebedi mutluluk meyvesi'ni yiyivermek! O Avrupa'yı üstün yapan nedir peki? Dünyanın en temiz yürekli insanları orada mıdır? Dünyanın en huzurlu, en cömert, en fedakar, en misafirperver, en merhametli insanları orda mı yetişir? Hangi kıstasla, dünyanın en iyi uçağını yapan ve ozonu yırtan uygarlığı Yaratan aşkına yaratılmış her şeyi sevdiren uygarlıktan daha üstün sayıyoruz? Neden 'güçlü' olmak, 'iyi' olmaktan daha önemli? Avrupa'nın yarattığı uygarlığın zirvesinde ülküsüz, umutsuz ve huzursuz kalıp tükenen insan hayatına yeniden anlam kazandırmak için sözgelimi Mevlana veya Buda öğretileriyle Doğu'ya sığınıyor.. Aynı tükenişe sürüklenmek, daha fazla uyuşturucu tüketmek, daha fazla çocuk seks kölesi edinmek için mi 'bire bir Avrupalı' sayılmaya can atıyoruz? -Avrupalı olmak veya olmamak, işte bütün mesele bu! Hayır efendim, bütün mesele o değil, insan olmak veya olmamak.. Gerisi ayrıntı.
|