| |
|
|
Haberlerin başkentinde
Ankara haberciliğinde 'gerçek', iktidar labirenti içinde aranır durur. Gazetecinin işi zor, ama ilke belli: 'Dezenformasyon'a alet olmadan doğruyu aktarmak..
Okur Temsilciniz yeni görevi münasebetiyle tanışma ve tartışma amaçlı temaslarını sürdürüyor. Gazetede yazı işleri, dış haberler ve ekonomi gibi bölümler ardından geçen hafta Sabah Ankara Bürosu'nu ziyaret ettim. Ankara bürosunda eski tanıdık arkadaşlarla özlem giderdik, sonradan büroyla topluca bir araya geldik. Kararların merkezi Ankara, her başkent gibi, gazeteci açısından hem heyecan verici, hem de aynı ölçüde karmaşık. Başkentler siyasetin açık-gizli çarpışma, çekişme ve çatışma arenalarıdır. Buralarda büyük ölçekli çıkar ve nüfuz çatışmaları yaşanır. Gazeteci bu nedenle adımlarını dikkatli atar, antenlerini sonuna kadar açar. Yalana dolana alet olmamak, hırslar uğruna kullanılmamak, iktidar oyunları içinde kaybolup gitmemek için. Sevgili okurlar, Ankara'daki gazetecilerin işi belki de en zoru. Haberi yakalayıp, onu doğruluk süzgecinden geçirmek hiç de kolay değil. En büyük sorunlardan biri, isminin verilmesini istemeyen kaynaklara dayalı haberler. Hükümet, Meclis, Dışişleri, Genelkurmay, Merkez Bankası vb karar odaklarıyla ilgili "fısıltı haberleri" izlerken, söylenti ve dedikodulara büyüteç tutarken, doğrulatma çabası gerçekten büyük. Tartışmada meslektaşlara şunu söyledim: Bizim namusumuz, yalan haber veya belli bir misyonun aracı olan "yönlendirici" haberleri okura sunmamakla eş anlamlı. Aksi halde, bir tür "maksatlı haber" olan dezenformasyonun pençesine düşeriz. Okura ihanet, onu yalan dolanla beslemektir. Ve okuru kandıramazsınız. Çünkü gerçek gelir onu bir gün bulur. Gazetecinin bayrağı doğruluk ve dürüstlüktür. Sabah'taki meslektaşlarla galiba şunda mutabıkız: Evet, belki uzun bir süre daha kimliği saklı kaynaklara dayalı haber vermek zorundayız. Bu, kabul. Ama bizim yapabileceğimiz, hiç değilse, haberleri "kimliği saklı" tek kaynağa dayalı olmaktan kurtarıp, en azından iki veya üç kaynakla kontrol edip vermek.
|