 |  |
  |
|
Fransızca bilmese de aksanı iyi olabilir..
Hani İngiliz albaya "Fransızca bilir misiniz" diye sormuşlar ve albay da "Fransızca bilmem ama aksanım iyidir" diye cevap vermiş ya.. Biz de Türkçe konuşurken, hiç olmazsa Fransızca'dan dilimize girmiş kelimeleri doğru söylesek olmaz mı? Örneğin ev eşyalarının sanal markette satıldığı bir pazarlama şirketinin reklamında "Gardolap"ların tanıtımı da vardı. "Gardırop", Fransızca'daki "Gadre-robe"dan geliyor. Bunu gardolap diye okuyup, yazmak, ayıptan öteye komiktir. Bazıları da "Eşofman"a (Echauffement) nedense "Eşortman" diyor. Bir de katıldıkları bir etkinliği övmek için "Organizesi çok iyiydi" diyenler var. Bunu "Organizasyon" diye kullansalar ne kadar iyi olur mesela. Madem dilimizde yabancı kökenli kelimeler çok fazla. O zaman bunları ya doğru kullanalım, ya da hiç kullanmayalım. "Gardolap" diyecek yerde "Elbise Dolabı" desek günah işlemeyiz ki. "Organizasyon"a gelince.. Rahmetli Adnan Kahveci'nin anlattığı bir hikâye vardı. İkinci Dünya Savaşı'nda, bir Yugoslav köyünü işgal eden Nazi generali, karargâhını o köyün hanına kurmuş. İlk gece ihtiyaç gidermek için tuvalet arayıp bulamayınca, hancıya sormuş. Hancı da generale "Beni takip edin" diyerek, onu bir tarlanın ortasına kadar götürmüş. "Bizim handa tuvalet yok. Buraya edeceksiniz" demiş. General çok kızmış, "Sizde hiç organizasyon yok" diye bağırmış. Yugoslav köylü bunun üzerine gülmüş, "Bizde organizasyon olsaydı, ben senin tarlana ederdim zaten" demiş. Burada "Yugoslavlarda organize yok" deseniz, siz de dilin içine etmiş olmaz mısınız? Ne olur.. "Rögar"a "Logar" demeyin. "Fresk"i "Freks", "Risk"i "Riks" şeklinde söylemeyin. Telefonlar şarj edilir, sarj edilmez. Futbolcuların "Konsantre"si ve "Motive"si bozulmaz. "Konsantrasyon" ve "Motivasyon" sorunu olabilir. En kötüsünü geçenlerde duydum. Koltuk altı mutfağı diyebileceğimiz "Kitchenette"e (Kiçinet diyoruz ya), bir tanıdığım "Çikinet" diyordu.
|