| |
Babasızlara
En çok akşamları hüzünlenirdim. Özellikle de mahalle arkadaşlarımın babalarının, topun patlamasına yakın, koltuklarının altında ekmek, filelerinde meyve ya da tatlıyla evlerine döndükleri Ramazan akşamları... Anneme koşar, sorardım: "Bayrama kaç gün kaldı?" Ocağın başında tarhana çorbası pişirmekte olan annem, nemli gözlerini kaçırarak kesik kesik cevap verirdi: "10 gün daha var oğlum" İple çekerdim o 10 günü. Bazen gün ışımadan yataktan fırlar, tuttuğum çeteleye çentik atardım. Bir gün daha geçti diye. Bazen de gecenin bir saatinde korkuyla, hançer gibi saplanan kuşkuyla uyanırdım: "Ya gelmezse?" Anadolu'da gezici ticaret yapan babam sadece bayramdan bayrama eve uğrardı. Ve bayram sabahı, arkadaşlarımın en yeni esvaplarıyla komşu, akraba ziyaretlerine başladıkları saatlerde, annem, bir elinde ben, diğerinde kardeşim, hızlı adımlarla, yüreğimiz pır pır istasyona koşardık. Babamı karşılamak için. Can Yücel'in "Hayatta ben en çok babamı sevdim" şiirinin bir dizesindeki gibi, "Ohh" diyerek "Göğsüne gömmek için burnumu." Bu bayrama pencere kenarında yolu gözleyerek ve sıkıntılarla giren 11 yaşındaki Fatma'nın duygularını en iyi ben bilirim. Fatma? Hataylı TIR şoförü Tahir Karaf'ın kızı. Babasından 140 gündür haber yok. Sıcak bir Ağustos sabahı eşine sarılıp, iki çocuğunu öptükten sonra evden ayrıldı. Irak'a gidiyordu. Kuveyt-Irak arasında mal taşıyacaktı. O gidiş Bir ara haber geldi; birkaç kamyonla konvoy halinde ilerlerken saldırıya uğramışlar, Tahir Karaf omuzundan yaralanmış, hastaneye götürmüşler... Sonrası yok. Dün sabah arkadaşları anne-babalarıyla bayram gezmelerine başlarken minik Fatma, "Ne olur bana babamı getirin" diye ağlıyordu.
Mezardakiler, morgdakiler Fatma dilerim Kurban Bayramı'nda babasına kavuşur. Ama Ali Uçkan, Mehmet Atadan, Ali Bayındır, Ramazan Çaparuşağı, Mehmet Ferhuzade, Süleyman Kudret, Orhan Tuncel, Cuma Aslan, Osman Elbir, Hasan Yadigar ve Naci Kara'nın çoluk çocuğu için ne bu bayramda o umut var, ne gelecek bayramlarda. Onlar Irak cehenneminde hayatlarını bıraktılar. Kimi yakıldı, kimi kesildi, kimi kurşunlandı. Ve bu saydığımız isimler, Irak'taki Türk şoförlerin trajedileriyle ilgili daha önceki yazılarımızda verilen listeye eklenenler. Tekrar yok. Fazla yok. Ama eksik çok. Çünkü resmi verilere göre, Irak'ta 70 kadar Türk şoför hayatını yitirdi. Meslektaşlarına göre ise rakam 100'ün çoook üstünde. Hele sınırın öte yakasıyla haberleşebilenlere ve de sağ-salim dönmeyi başaranların ifadelerine bakılırsa, ne 100, ne 200, ne... Mardin Şoförler Derneği Başkanı Ali Baraj, "Irak'ta şu ana kadar 150'nin üstünde şoförümüz öldürüldü" diyor. Ayrıca sadece Musul'daki hastanelerin morglarında 35 Türk'ün cesedinin bulunduğunu ekliyor. Osmaniye Kamyoncular ve Nakliyatçılar Odası Başkanı Ahmet Kama'ya göre ise, yalnızca Musul Devlet Hastanesi morgunda "Yüzlerce Türk şoförün üst üste atılmış cesetleri" alınmayı bekliyor Ben babamı 13 yaşımda yitirdim. Turgut Uyar'ın dediği gibi, "Nasıl ağladığımı ben bilirim bir yangının ardından" Tüm dualarım Fatma ve nice minik Fatmalar, Aliler, Ayşeler, Mehmetler için. Tanrı babalarını o masumlara bağışlasın. Ama bir "ayrıntı"yı da hatırlatmadan geçemeyeceğim. O ünlü 1 Mart tezkeresini reddederek, binlerce şoförümüzün, onbinlerce yurttaşımızın boyunlarına idam fermanlarını astık.
|