|
|
Acıdıkça daha çok kaşırsın ya
Kocamı bir otelde Rus bir fahişeyle bastım ben. O an gözüm hiçbir şey görmedi. Çevrenin baskısına, 'Aman evliliğini bozma' telkinlerine rağmen bir anda kesip attım. Affetmedim. Boşandım
45 yaşında 4 tane çocuğu olan bir bayanım. Çok mutlu bir evliliğim vardı. Ben eşime aşıktım eşim de bana. Deliler gibi seviyorduk birbirimizi. Mahallenin aşıklarıydık. Zamanla dört tane çocuğumuz oldu. En büyüğünün yaşı yirmiyi geçti. Ben de aldatıldım Balçiçek Hanım. Eşim beni yanında çalışan bayanla aldattı. O an yıkıldım. Evimize gelen yakınlarım, arkadaşlarım, sevdiklerim bir anda ortadan kayboldular. Hiçbiri bana destek olmadı. Ayrılmak istedim, izin vermediler. 'Çocuklar daha küçük' dediler. Çocuklar da engel oldular, ayaklarıma sarılıp yalvardılar. Evliliği sürdürdüm ama aklıma her geldiğinde inanın kötü oldum. Tamer Karadağlılar çok var bu memlekette ama bir de gerçek var ki, kadından dost olmaz inanın. Ben olayları yaşarken, yanımda olması gereken kadın arkadaşlarım sırtlarını çevirdiler. Sadece beni eleştirdiler. Aldatan erkek. Ama aldatırken beraber olduğu kişi kim sizce? Kadın değil mi? Biz anneler yetiştirmiyor muyuz bu erkekleri? Başına gelmeyen hiçbir şey bilmez. Yaşayan bilir. Ben de isterdim birine tekrar aşık olup yalnızlığımı paylaşmak. Kimse bana sordu mu nasılsın ne hissediyorsun diye?"
***
Vedat Sakman'ı dinliyorum bir gece vakti. Usta, Fransız Sokağı'nda Chez Sakman'da haftanın üç gecesi sahne alıyor. Alçak tabureye oturmuş, sırtımı cama yaslamışım. Sakman'ın sahneye çıktığını duyan meraklılar bir bir dolduruyor barı. El ele bir çift giriyor önce, 40 yaşlarında. Kadın sokulmuş adama. Oturacak yer bakıyor, en sonunda barda ayakta durmaya karar veriyorlar iç içe... Sahnenin hemen önünde Sakman'a eşlik eden müzisyenlerden birinin sevgilisi masa kapmış. Nasıl heyecanlı, nasıl cilveli. Bütün şarkıları ezbere söylüyor. İşaret ediyor sevdiği adama "Sana bayılıyorum" diyor. O sırada en sevdiğim şarkılardan biri başlıyor. Gözlerin bugün zarif ve ince bir hüzün Ankara'da aşık olmak zor iki gözüm Sözlerin bugün kırık, umarsız, kördüğüm Ankara'da sensiz olmak zor iki gözüm Arka masadan kadeh tokuşturmaları duyuyorum. Bir grup genç kadın yüksek sesle şarkıya eşlik ediyor. Bir tanesi hüzünlü. Gözleri doluyor zaman zaman. Aşk var barın her tarafında aşk. Umutsuz, umutlu, gerçek, sahte, eski, yeni.... Her taraf aşk kokuyor, inanın... Nedense sabah okuduğum bir "mail"e gidiyor aklım. Ne diyordu? "Deliler gibi seviyorduk birbirimizi, mahallenin aşıklarıydık!" Ne oldu, peki ne oldu?
***
"31 yaşındayım. Kocamla sadece 5 yıl evli kalabildik. Geçen yıl boşandık. Tamer Karadağlı olayını okudukça gözlerim doluyor inanın. Kocamı bir otelde Rus bir fahişeyle bastım ben. O an gözüm hiçbir şeyi görmedi. Çevremdekilerin baskısına 'Aman evliliğini bozma' telkinlerine rağmen bir anda kesip attım. Affedemedim. O sahneyi gözümün önünden atamadım bir türlü. Biz de çocuk yapmaya karar vermiştik Karadağlı çifti gibi... Ne garip rastlantı değil mi? Şimdi mi ne yapıyorum? 8 yıl hayatımın büyük bir bölümünü kaplayan bu aşağılık adamı özlemekle geçiyor günlerim. Şimdi "Oha!" diyeceksiniz biliyorum ama demeyin. İnşallah başınıza da gelmesin. Aşk mı yani bu? Bir insan kendisini böylesine aşağılamış birini sevebilir mi hala? Hiç kimseye ne hissettiğimi söylemiyorum. Bahaneler uydurup telefon ediyorum eski kocama. Hani yarayı kaşımak gibi bir şey bu. Canınız acıdıkça daha hızlı kaşırsınız ya, öyle bir şey. Canımın tekrar acıyacağını çok iyi biliyorum ama kaşıyorum, kendimi durduramıyorum."
***
Vedat Sakman söylüyor ben etrafı inceliyorum... Birden onunla göz göze geliyoruz. Bakışlarını kaçırmıyor. Ben de ısrarcıyım ama... Bir şey arıyorum gözlerinde. Bir ipucu. Niye tek başına? Öylesine güzel bir kadın ki, kırmızı saçları var. Daracık bir kot, göbeğini açıkta bırakan bir tişört giymiş. Buram buram seks kokuyor. Peki niye tek başına? Sorularımı duyuyor adeta, gülümsüyor kadeh kaldırıyor sahneye, Vedat Sakman'a. Usta müthiş bir parçaya başlamış, Atilla İlhan'dan. Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar Yaseminler unutulmuş, tedirgin gülümser Çünkü ayrılanların da vahşi bir tadı var Çünkü ayrılık da sevdaya dahil Çünkü ayrılanlar hala sevgili (Hiç bir anı tek başına yaşayamazlar Her an ötekisiyle birlikte Her şey onunla ilgili) Yine sabahki maillere takılıyor aklım. Hani yarayı kaşımak gibi bir şey değil mi? Canının tekrar acıyacağını bile bile sevgiliyi özlemek... Bir insan kendisini bu kadar aşağılamış birini niye sever? Aşk mıdır bu? Ayrılanlar hala sevgili midir gerçekten?
***
"Evet ben karımı aldattım. Bir fahişeyle. Bunu karım daha bilmiyor. Karımı çok seviyorum ama bunun onunla bir ilgisi yok. Yani kadınlar bunu niye anlamak istemiyorlar, erkekler için seks yapmak içgüdüsel bir olay. Öyle duygu muygu olmadan da yapabiliriz biz. Niye bunu bu kadar büyütüyorsunuz? Karımla evlenmeden önce de pavyona gidiyordum şimdi de gidiyorum. Bence asıl mesele yakalanmamakta. Niye yakalanıyorsun kardeşim? Yap ama izini belli etme, karını üzme. Siz de kadın yazarlar abartmayın bu durumu..." Aklım sürekli yazılanlarda. Aşk kokan bir yerdeyim aşk. Vedat Sakman aşk şarkıları söylüyor. Sevgililer birbirlerinin içlerinde. Gözlerin bugün zarif ve ince bir hüzün Ankara'da aşık olmak zor iki gözüm Sözlerin bugün kırık, umarsız, kördüğüm Ankara'da sensiz olmak zor iki gözüm Öyle keyifli bir gece ki hiçbir düşüncenin bunu bozmasına izin vermeyeceğim diyorum kendi kendime. Olmuyor, olmuyor işte... (Mail atan okuyucular isimlerini açıkça belirtmişler ama izinlerini almadan yazmayı uygun bulmadım, kusura bakmayın.)
|