| |
Opera, gelişmişlik ölçütü mü?
Eski Kara Kuvvetleri Komutanı, emekli orgeneral Aytaç Yalman, benim "Blucinli klasik müzik dergisi" dediğim Andante için bir yazı kaleme almış. Klasik Batı Müziği'ni çok seven Yalman, 1913'te Sofya'ya askeri ataşe olarak gönderilen Mustafa Kemal'in başından geçenleri anlatıyor. Bir akşam operaya gidiyorlar. Bulgar sanatçılardan Carmen'i izliyorlar. Mustafa Kemal şaşırıyor ve arkadaşı Şakir (Zümre) beye şöyle diyor: "Şimdi Balkan Savaşı'nda niye yenildiğimizi daha iyi anlıyorum. Ben bu adamları çiftçi biliyordum, halbuki operaları bile var." Sonra iki arkadaş otele dönerler. Mustafa Kemal gördüklerinin etkisinden hala kurtulamamıştır. Gecenin bir vakti arkadaşını uyandırır: "Biz de operaya kavuştuğumuz günleri görecek miyiz?" Aytaç Yalman bu olayı şöyle değerlendiriyor: "Atatürk çoksesli müziğin bir topluma nasıl dinamizm getirebileceğini, Balkan Savaşı'ndaki yenilgiyi, operanın olmayışına indirgeyecek ölçüde biliyordu."
*** Benim yarısı esprili bir lafım vardır: "Türkler'in sorunu 'görgülü' olmalarıdır." Yani: Türkler bir şeyi arka planını araştırarak, incelikleri keşfederek, bağlantıları ortaya çıkararak değil... 'Görerek' öğrenirler! Ve dolayısıyla gördüklerini taklit ederler. Yalman'ın aktardığı anekdot tam da bunun örneği işte. Bir ülkenin gelişmişliğini operasına 'bakarak' anlamaya kalkışmak... Operayı gelişmişliğin ölçütü saymak... Buradaki zihinsel mekanizmayı kendi ülkenize uygularsanız ortaya ne çıkar? Tam da Türkiye'de olan şey: Konservatuarlar kurup, opera binaları dikersiniz. Bu arada, mesela Klasik Türk Müziği'nin radyoda çalınmasını yasaklarsınız. Smokinleri giyip operaya gidersiniz. 'Bakın nasıl da gelişiyoruz' dersiniz. Heyhat! Aradan 70-80 yıl geçer. 21'inci yüzyıla adımınızı atarsınız. Bir de dönüp bakarsınız ki ülkenizde kişi başına yılda sadece 3 bin dolar düşmekte. Nüfusun yüzde 37'si hala köylü.
*** Gelin size tersten bir örnek vereyim. 20'nci yüzyılda operanın en çok geliştiği ülke İtalya'ydı. Ancak o dönemde ekonomik ve dolayısıyla askeri bir güç olarak İtalya'nın ciddi bir ağırlığı olmadı. Birinci Dünya Savaşı'nda İngiltere'nin, İkinci Dünya Savaşı'nda ise Almanya'nın piyonluğundan öteye gidemedi. Halbuki operasına, bestecilerine, sanatçılarına baktığınızda Avrupa'nın en gelişmiş ülkesi sanabilirdiniz İtalya'yı...
*** Ben hobisi olan insanları severim. 'Mesleğinizle yetinmeyin, mutlaka bir hobiniz olsun' derim. Çünkü hobiler insanın hayata farklı açılardan bakabilmesini sağlar. Ancak nedenlerle sonuçları birbirine karıştırmayalım. Çoksesli müzik bir topluma dinamizm getirmez. İlişki öbür türlüdür; yani toplumsal dinamizm çoksesli müziğe yol açar. Aytaç Yalman olayı bir de şu açıdan düşünebilir: Eğer Türkiye'nin ekonomisi ileri Batı ülkeleriyle aynı düzeyde olsaydı, Almanya'nın kullanılmış tanklarına talip olur muyduk? Elitlerden halka doğru yayılan Türk modernleşmesi 'üstyapıda' hiç de fena sayılmaz. Çok yol almıştır. Ancak asıl belirleyici olan 'altyapıda'... Yani tek kelimeyle ekonomik gelişmede yetersiz kalmıştır. Yalan mı?
|