|
|
GAF oloji
13 yaşındaki okurumuz Emre Bozdemir yazmış: "Kurşun Yarası"nda Gülsüm'ün Şefik'e verdiği kağıttaki yazılar Arapça harflerle Osmanlıca yazılmıştı. Bildiğiniz gibi Arapça gibi Osmanlıca da sağdan sola yazılır ve okunur. Ancak Şefik kağıdı okumaya başlarken kafasını Arapça okur gibi sağdan sola değil, Türkçe gibi soldan sağa çevirdi.
NE DEMİŞ? "Tabii ki Sinem, kuaförle fingirdeşir. Çünkü çocuk, Semra Hanım'ın oğlu Ata'dan daha yakışıklı..." (Mehmet Ali Erbil'in "Kazan Mali"deki sözleri)
GAF KÜRSÜSÜ "Haziran Gecesi"nde Baran'dan başka herkes Havin'i tanıyor. Hatta görenler fenalaşıyor. Baran ise hala gidip, mezar eşeliyor. Yahu diyelim ki gözlerin kör. Peki kulağın da mı sağır? İnsan sevgilisini sesinden de tanımaz mı?
BİZİM DECODER National Geographic'deki belgeseli, tüylerim ürpererek izledim. "Ölümün Bilmeceleri" adlı belgeselde ölü insan bedenlerini kullanarak heykeller yapan çılgın Alman profesör Günther von Hagens'in "eserleri" (!) anlatılıyordu. Ona "Modern Frankenstein" lakabını takmışlardı. Hagens, ölü bedenleri alıp, özel laboratuarında fiziksel ve kimyasal işlemlerden geçiriyor, deri ve yağlarını ayıklıyor, sonra da plastinat adı verilen bir maddeyle kaplayarak, çeşitli biçimler veriyordu. Hagens bu vücutları ya bütün halde, ya da parçalara ve kesitlere ayırarak özel salonunda sergiliyordu. Ve işin inanılmaz tarafı, Alman heykeltıraşın sergilerine yüzlerce insan akın ediyordu. Almanya'da büyük tepki gören Hagens daha sonra Çin Hükümeti'nden aldığı davetle bu ülkeye yerleşti. Şimdi kendisi için kurulan muazzam "atölyede", biseksiyon denilen bu sözde sanatı genç Çinli talebelere öğretiyor. Hagens, "ölüye saygı" yı tamamen reddediyor ve "Önemli olan insanların yaşarken saygı görmeleri" diyor. Peki bu çılgın Alman, bunca cesedi nereden buluyor? Şaşıracaksınız belki ama insanlar öldükten sonra plastinat ile kaplanıp, "sergilenmek" için kuyrukta. Hagens önümüzdeki 5 yıl için sayıyı 4 binle sınırlı tutmak niyetindeymiş!..
|