Son yıllarda Japon kadınlarının önünde uzun kuyruklar oluşturduğu, Türkiye'de de 'lüks'ün simgesi haline gelen ünlü ayakkabı-çanta markası Louis Vuitton, 1996'dan beri Türkiye'de sessiz sedasız, indirimsiz, reklamsız, taksitsiz faaliyetini sürdürüyor. Lüks denince aklınıza gelen markaları düşünün. Giysi, çanta, saat, kozmetik ya da içecek. Her biri için dünyaca tanınan birkaç marka saymak istesek neler gelir aklımıza. Donna Karan bir çanta veya Tag Heuer marka bir saat mi? Bir şişe Dom Perignon şampanyası ya da bir kutu Christian Dior parfümü mü? Aslında bu markaların hepsi aynı gruba ait. 1987 yılında Louis Vuitton ve Moet Hennessy'nin birleşmesiyle oluşan LVMH, 50'den fazla markayı bünyesinde bulunduran ve 2003 yılında 13.5 milyar dolar satış gerçekleştirmiş, 56 bin çalışanı olan bir grup. Farklı markalar bağımsız olarak faaliyet gösteriyor. Ana firma ise Fransa merkezli. Louis Vuitton Türkiye çanta ve ayakkabı ürünlerinin satışını geçekleştiriyor. Louis Vuitton diğer lüks markaların aksine Türkiye'de kendi şirketini kurmuş. 1996 yılından beri de faaliyet gösteriyor. Bunun şirketin ülkemize verdiği önemin göstergesi olduğu belirtiliyor. Louis Vuitton Türkiye Genel Müdürü Rouieda Hobeika ile 150. yılını kutlayan şirketin Türkiye'ye bakışını konuştuk... "Ortalık taksit kartlar, puanlar, indirimler ve alışverişi cazip hale getirecek kampanyalardan geçilmiyor. Üstelik bunu lüks markalar da yapıyor. Siz hangi karta kaç taksit yapıyorsunuz?" diyecek olduk önce, Hobeika, "Bizim öyle şeylerimiz yok" diyerek şöyle devam ediyor:
MARKAMIZ BAĞIRIYOR "Amacımız herkese ulaşmak değil, bizi tanıyan ve uzun yıllar kullanacak müşterilere ulaşmak. Bize hep soruyorlar, 'neden bu denli az reklam veriyorsunuz' diye. Bizi bilen tanıyan zaten gelip ürünlerimiz alıyor. Herkeste olursa bizim ürünümüzün orijinalliği kalmaz. Farklılığımız olmaz o zaman. Bu da bizim bakış açımıza ters. Reklamlar ile bağırmıyoruz. Çünkü markamız bizim adımıza zaten bağırıyor. Hobeika, "Siz Türkiye'de marka çılgınlığı var sanıyorsunuz değil mi?" diyerek bu tespitini şöyle anlatıyor: "Türklerin markaya düşkün oldukları kesinlikle doğru değil. Onların düşkün olduğu şey kalite. Kaliteyi arıyorlar hep. Kaliteli ürün her zaman lüks olacak diye bir kural yok gerçekten. Onların Anadolu'nun en ücra köşelerinden ürünlerimizi talep ettiğini görünce bu inanışım daha da pekişiyor. Biz Türkiye'de daha da gelişeceğiz, çünkü Türkiye gelişiyor."
Abdülhamit de Louis Vuitton kullanmış Louis Vuitton çantaları bir yana, 150 yıllık şirketi asıl ünlü yapan sandıkları. Kilitlerinin sağlamlığı ve kırılmadan açılmaması ile ünlenen sandıklar Osmanlı Padişahları tarafından da tercih edilmiş. Marangozluğu ve kendi imal ettiği mobilyalar ile bilinen Abdülhamit de Louis Vuitton sandıklarının müşterisi olmuş. Şirketten zaman zaman özel imalat sipariş isteyenler de olmuş. Afrika'ya sefer düzenleyecek olan bir kaşif, içinde portatif bir yatak olan bir sandık sipariş etmiş.