|
|
|
|
|
|
Sevgiye giden yol
Ramazan günleri bize sadece dini duyguları değil, insani duygularımızı da hatırlatıyor. İçimizde olduğu halde kaybettiğimiz 'sevgi yolu' bu günlerde yeniden açılıyor....
Sokakta yapma bebekleriyle oynayan küçük bir kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde, yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı, yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğle yemek yediği lokantada, garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı. Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu. Akşam eve giderken kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe başında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı. Adam öyle minnettar oldu ki... İki gündür boğazından lokma geçmemişti. Karnını doyurduktan sonra, ıslık çalarak apartman bodrumundaki odasının yolunu tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titreyen köpek yavrusunu görürünce, kucağına alıverdi. Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu. Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Bir yangın başlamıştı. Dumanı koklamaya başlayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı sonra da bütün apartman halkı...
SEVGİNİN KAZANDIRDIĞI Evet ufacık bir sevgi parçasının bile neler yaptığını görünce, dünyada sevginin ve dostluğun egemen olacağı bir hayatın ne kadar güzel olacağını söylememe gerek var mı? Bugünlerde sevgi gösterilerinde bulunmak, yüzümüzden tebessümü hiç eksik etmemek, ihtiyaç sahibi herkese el uzatmak için iyi bir mazeretimiz var, oruçluyuz. Oruç öyle ateşleyici bir güç ki, hepimizi kötülüklerden uzak tutup hep güzele ve iyiye ulaştıran bir motivasyon kaynağı. Oruç sayesinde çevremizdeki tüm insanlar birdenbire iyilik meleği haline dönüşürler. Aslında oruç bizi birden bire değiştirmez, zaten içimizde var olup da, hep gizlediğimiz ve üstüne küller serptiğimiz o güzelim duygularımızı açığa çıkartır. Hepimiz insanlara iyilik yaparak onları mutlu etmeyi isteriz. Çok az insan kötülük yapmaktan zevk alır ki, o zaten hasta bir ruha dönüşmüştür. Hasta olmayan ruh, tıpkı yaratıldığı gibi saf ve durudur. Hayattaki güzelliklerin kaynağıdır. Yaratıcının yarattığı haliyle tertemizdir. O ruhu biz yaşamın kargaşasında hep geriye atarız. Hep onu arka planda tutarız. İşte ne zaman Ramazan gelir, oruç kapıya dayanır, içimizde hapsettiğimiz o saf ruhu harekete geçiririz.
CANLILARI KARDEŞ GÖRMEK Çünkü o artık çıkıp insanların güzelliklerini paylaşmak için kendinde cesaret bulur. İnsanları, hayvanları, bitkileri, böcekleri hatta cansız gördüğümüz taşı toprağı bile kendine kardeş görür. Onlara tüm samimiyetiyle tüm aşkınlığıyla bakar, dokunur, sever. Bu durumda hayat ona güzel görünür o da hayata... Hepimizin peşinde koştuğu mutlaka kavuşmak azminde olduğu ve ona ulaşmak için her şeyini terk edebileceği huzur ve mutluluk, işte bu kadar yakınımızda. Hatta içimizde... Ona dokunmak, onu uyandırmak da çok kolay. Yeter ki yaşadığımız şu güzel günleri buna bir vesile bilip, samimiyetle ve aşkla isteyelim. Her anınızın sonraki anınızdan daha huzurlu, daha mutlu, daha aşk dolu, daha sevgi dolu olması için gelin bu gün içinizdeki o ruha seslenin: 'Dostum gel' diye...
Adem Özbay
|
|
|
|
|
|
|
|
|