|
|
|
|
|
|
Oğlum artist mi olacaksın çekil şu aynanın karşısından
Küçükken bazı sinyaller alırsın ya, adamın böyle olacağı belliydi' diye! Böyle bir şey yoktu. Sadece aynayla olan ilişkim çok iyiydi ve annem de bana hep şunu söylerdi: Oğlum artist mi olacaksın, çekil şu aynanın karşısından!.
Bazı Tura'daki 'Hayalet Cevher' rolüyle hafızalarda yer etti etmesine ama 41. Altın Portakal Film Festivali'nde ona ödül verilmedi, hatta aday bile olamadı. Ancak yeteneği ona bütün kapıları açıyor. Önce Gılgamış Destanı'nda Enkidu rolü, sonra Osman Sınav'ın Hollywood için çekeceği yeni filmde yine o var. Çok yakında Hollywood'u fethedecek olan Kenan İmirzalıoğlu, geçtiğimiz hafta bilinmeyen yanlarını, iç dünyasının ayrıntılarını bütün çıplaklığıyla Aktüel dergisine anlatmıştı. İmirzalıoğlu, Gılgamış filmi yüzünden yoğun günler geçirdiği için bu çarpıcı söyleşiyi yayımlıyoruz.
* Neden Antalya'da aday bile olamadınız? Bunu jüriye sormak lazım. Rolüm üzerine duyduklarım çok güzel şeyler, hepsini topladığım zaman bayağı büyük bir ödül yapıyor.
* Aday olmayı da mı beklemiyordunuz? Oyunculuğum içime sindi, yönetmenimin de içinde sindi. İnsanlar da yüzde 90 beğendi. Bu tablodan sonra aday gösterilmiyorsam, benim çözebileceğim bir durum değil. Aday gösterilmeyi bekliyor muydun dersen, şunu söyleyebilirim: Antalya beni şaşırtmadı. Ama belki ben onları şaşırtabilirim. Bunu mütevazı bir yerden, tebessümle söylüyorum. Ama yazıldığı zaman başka duruyor, böyle okununca insan kendinden nefret ediyor. Bir taraftan da en büyük ödülü aldım. Uğur Ağabey (Yücel) kalktı, bana ödülü verdi. Bir yönetmen ilk sinema filmini çekiyor ve ilk sinema filmiyle en iyi film ödülünü alıyor ve bunu kalkıyor oyuncusuna veriyor. Oyunculuğuma dair en çok söz hakkı yönetmenindir. O, ödülünü bana verdiyse, en büyük portakal bende!
* Uğur Yücel ve Osman Sınav size neler kattı? Osman Sınav bana inanarak oynamayı öğretmiştir. "Sen inanmazsan, seyirci de inanmaz" der. Yaptığıma inanmayı ondan öğrendim. Kamera ve ışıkla oyuncunun ilişkisi konusunda da çok yardımcı oldu. Uğur Ağabey oyunculuktan geldiği için, oyuncudan ne isteyeceğini, bunu nasıl tarifleyeceğini çok iyi biliyor. Bu böyledir dediğin bir şeyi kalkıp başka bir yerden sana gösteriyor. Beni iç dünyamda gezdirdi. Kendi içimde tanımadığım dünyalara gittim, Kenan'ın sınırlarını genişletti. Yazı Tura'nın seti her gün benim için bir oyunculuk dersi gibiydi. Bu işin mektebinden gelmiyorum, yapa yapa öğreniyorum. Film bittiği zaman ben ödülümü almıştım.
* Çocukluğunuzda sinemaya düşkün müydünüz? Rol yapma arzunuz var mıydı? Taklitler filan yapardım ama oyunculuk arzum olduğunu düşünmezdim. Farkında değildim. Film izlerdim ama üç yaşından beri deli gibi sinema izleyen bir adamım durumu yok. Küçükken bazı sinyaller alırsın ya, bu adamın böyle olacağı belliydi diye... Böyle bir şey yoktu. Sadece aynayla ilişkim çok iyiydi ve annem de hep 'Oğlum artist mi olacaksın, çekil şu aynanın karşısından' derdi. Tek sinyal bu maalesef. Ben de isterdim "12 yaşında Kieslovski'yi izledim, çok küçüklüğümden beri Kurosowa hayranıyım" demek. Ama maalesef yok!
* Sinemayla ilişkiniz aynayla başladı yani! Küçükken büyüklerle sohbet ederdim. Dedeme, köyün başka insanlarına hikaye anlattırırdım. Hikaye dinlemeyi severdim, kafamda canlandırmayı... Aynayı kamera olarak, hikayeyi de öykü olarak düşünürsek sinemaya eğilimim varmış. İkizler burcu olduğum için sosyal bir insanımdır. Bir de girdiğim ortamda herkesle sohbet ederim.
* Yazı Tura'da canlandırdığınız Hayalet Cevher rolünde kafa derisi yüzüyorsunuz. Böyle bir karakteri canlandırmak sizi etkiledi mi? Filmin hazırlık sürecinde benzer şeyleri yaşayan, bir dönem savaşın içinde bulunmuş, oradan fiziksel ya da ruhsal darbeler almış insanlarla sohbet ettim. İnsanlar vurdukları insanlar için ağlıyor, üzülüyorlar... Sonuçta insan. Bu insanlar sadece Güneydoğu'da savaşan insanlar değil, Çeçenistan'da savaşanlarla da konuştum, Bosna'ya gidenlerle de. O dönemde de, kafa olarak biraz Cevher gibi dolaşıyordum, biraz kendimi kapatmıştım. Kenan'ın normal yaşantısının dışına çıkıp, kampa almıştım kendimi.
* Askerlik yaptınız mı? Yapmadım ama Cevher'in o dışına taşan halini anlıyorum. Bazen tüylerim diken diken oluyor. Herkesin içinde şiddet var, en hümanist insanda da var. Sadece insan bunu terbiye eder, gömer. Cevher'de de eminim savaşa gitmeden önce böyle duygular gömülüydü. Askerden döndükten sonra çiçekçi dükkanı açacaktı ve ağzının içi mis gibi kokacaktı. Askerden dönen her insanın böyle kaderi vardır diyemeyiz ama eminim benzeri şeyler yaşayan insanlar vardır. Ağabeyim 1991'de Güneydoğu'da askerlik yaptı, yanında çatışmalar oldu. Döndükten sonra, saçları biraz daha çabuk döküldü, 3-4 ay huzurlu uyuyamadı, en küçük bir çıtırtıda sıçrıyordu, sonra hayatın içine girdi. Ama onun geride bıraktığı bir hayat vardı; İTÜ Makine mezunu bir adam, döndüğü zaman işiyle ilgili bir hayata başlayacak. Bu onun hayata adapte olmasını kolaylaştıran bir şey ama Cevher dönüyor, attığı yazı tura bile dik geliyor. Belki bir hayatı olsaydı şiddetten uzaklaşırdı.
* Gılgamış Destanı ne zaman çekiliyor? Bilen varsa bana da söylesin. En son ekim sonuna ertelediler çekim tarihini. Ekim sonuna kadar sakalımı koruyacağım. İnsanlar bir şeye başlamadan önce birçok sıkıntılı dönem yaşar. Ama film ortaya çıkarsa hepsi unutulur; film iyi mi, kötü mü, onunla ilgilenilir. Sabırlı davranıyorum, çünkü bu film önemli bir film.
* Osman Sınav'ın Peter Hoffman'la çekeceği Hollywood yapımında da yer alacaksınız. Ne bekliyorsunuz? Bumerang Cehennemi'ni Peter Hoffman izlemiş. Önemli bir yapımcı, Temel İçgüdü ve Terminatör gibi filmlere imza atmış. Osman Ağabey konuşurken "genç arkadaş çok başarılı, elektriği, duruşu, enerjisi perdeden insana geçiyor, onunla çalışalım" demişler. Fotoğraf olarak da beğenmişler; silahı elime çok yakıştırmışlar, karizmatik bulmuşlar; çalışmak istediler. Bu teklifleri almak, Enkidu rolü için tek aday olmak, çok onurlandırıcı. Oyunculukta hangi aşamadasınız, dediklerinde emeklediğimi söylüyordum. Çünkü uzun bir yol bu.
|
|
|
|
|
|
|
|
|