| |
|
|
Bir 23 Nisan'da acılara doğan Bahar bebek...
Balkan Kardeşler cinayeti; Karacaoğlan'ın deyişiyle; "Öyle bir kördüğüm ki, çözdükçe dolaşıyor." İşte bugün de işin dram, hatta trajedi tarafını sunayım size. Bilindiği gibi; Kız kardeşlerin katlinden sorumlu tutulan Seylan Çördük halen cezaevinde. Ancak bir süre önce yine aynı cezaevinde yatan bir başka tutuklu kadınla; Mısır Çarşısı'ndaki patlamanın zanlılarından Kadriye Öğüt ile Kartal Cezaevi'ndeki koğuşlar arası duvarda delik açarak cinsel ilişkiye girdiği iddia edilmişti. Bu ilişkiden Bahar adlı bir kız çocuğu doğdu. Gerçek adı farklı. Bahar deyişim o günahsız yavrunun hiçbir şekilde zarar görmemesi için.
Dayak attılar İşte bu Bahar kız önce süt bebesi olduğu için annesinin koğuşunda kaldı bir süre. Cezaevi koşulları elverişsiz olduğu için anneannesine teslim ettiler onu. Ama komşuların yalancısıyız ki pek de iyi bakım görmedi anneanne yanında küçük Bahar. Hatta dayak yedi, kolunun bile sakat kalma durumu çıktı ortaya. Medeni Kanun hükümlerince küçük Bahar'ın nüfusu, biyolojik babası Seylan Çördük'e değil annesinin nikâhlı kocasının üzerine çıkarıldı.
Nüfusu bizde değil Bir süre sonra anneanne kapının önüne koydu minik çocuğu. Bunu Almanya'da yaşayan Çördük'ün annesi yani gerçek babaannesi haber aldı ve çok üzüldü. Kadın oradan atlayıp geldi memleketine. Avukatına talimat verip dedi ki; "Ben bu çocuğu alıp Almanya'ya götürmek istiyorum. Ama nüfusu bizde değil. Bu nedenle torunum sayılmıyor. Sana ayda şu kadar para çıkarayım torunuma bakacak bir aile bul." Avukat araştırdı, soruşturdu size adresini yine veremeyeceğim bir ilin, bir merkez köyünde yoksul bir aile buldu. O aile küçük Bahar'ı kendi evlatları gibi bağrına bastı. Şimdi 18 aylık olan Bahar hiç görmediği babası ve sadece 6 ay yanında durabildiği annesinin cezaevinde mahpus yattığından bihaber, bakıcı aileyi anne-baba belliyor. Ve akranları gibi koşuyor, gülüyor, oynuyor, ağlıyor, yaramazlık yapıyor.
Hukuk savaşı başladı Bu arada Merkez Haber Ajansı'nın genç muhabirleri İlhan Demircioğlu ve Gülcan Demirci Almanya'dan gelip torununu gören babaanne Gülhatun Ekinci'yi bulup konuştu. Acılı kadının anlattıkları oldukça etkileyiciydi. Bakın neler anlattı muhabirlerimize? "Cezaevinde doğan torunum Bahar'ı nüfusuma almak için hukuk savaşı başlattım. DNA testi ile oğlumun evladı olduğu kesinleşen torunumu bir gün mutlaka Almanya'ya götüreceğim. Biliyorsunuz hamilelik sırasında bakanlık müfettişleri soruşturma başlatmıştı. Soruşturmayı yürüten müfettişler, Kadriye Kübra Sevgi'yi bitişik koğuştan başka bir koğuşa alırken, oğlum Seylan Çördük de Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderilmişti.
Çocuk Bayramı'nda doğdu Ne garip bir tecellidir ki torunum 23 Nisan günü doğdu. Yani diğer çocukların bayram yaptığı gün onun bu acılarla dünyaya geldiği gün. Kanunlar gereği torunumun annesi Kadriye Kübra Sevgi'nin dünyaya getirdiği kızı, babası Seylan Çördük'ün üzerine değil, kavgalı olduğu, nikâhlı kocası Alattin Öğüt'ün üzerine geçti ve onun soyadını aldı. PKK örgütüne üye olduğu gerekçesiyle Tekirdağ Cezaevi'nde tutuklu bulunan Alattin Öğüt, avukatları aracılığı ile Kadriye Kübra Sevgi'yi suçlamış; "Davamıza yakışmayan hareketlerde bulundu" diyerek ateş püskürmüş. Kadriye Kübra da avukatları aracılığı ile eşi Alattin Öğüt'e boşanma davası açmış. Bu böyle yürümez. Torunum "Yaşar Yaşamaz" gibi mi olsun? Her iki ayda bir Almanya'dan ta buralara gelerek torunumu görüyorum. Yasal olarak eğer torunumu alamazsam, başka bir isim adına evlatlık edinme yollarına gideceğim. Onu alıp, Almanya'ya götüreceğim. Çünkü Amasya'da sefalet içinde büyüyor. Bahar'ı okutmak, ülkesine faydalı bir insan olmasını sağlamak için mücadele ediyorum. Şu anda bu konuyla ilgili 3 mahkememiz devam ediyor. Evimi satıp avukatlara para yetiştirmeye çalışıyorum. Türkiye'deki tüm hukuk yollarını zorlayacağım, bir sonuç alamadığım takdirde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde hakkımı arayacağım. Ben Almanya'da Yabancılar Şubesi'ne giderek Bahar ile ilgili tüm işlemleri üç günde hallettim. Ancak kendi ülkemde torunumu bir türlü yanıma alamıyorum. Mahkeme mahkeme dolaşıyorum. Öz torunumu bana vermeyenler torunumun başkalarının yanında büyümesini içlerine sindirebiliyorlar mı?"
|