Züğürdün çenesi...
İnsanlar merak ediyorlar başkalarının başarı öykülerini... Zenginlik öyküleriyse, başarı öykülerinin de önüne geçiyor kimi zaman... Lakin.. Zenginlik ve zenginler üstüne konuşmak, genelde yararsız bir uğraş olarak nitelendiriliyor. Çünkü yaygın inanışa göre, zenginin malı züğürdün çenesini yoruyor. Oysa gerçek hayatta öyle olmuyor. Yorulmak pahasına zenginler ve zenginlik üzerine konuşmaktan vazgeçilmiyor. Zenginliğin sırlarına erişilmeye çalışılıyor. İyi de kim verecek bu sırları? Ya da yaşamlarında zenginliğe ulaşanlardan başka kim yanıtlayabilir ki zor bulmacaların sorularını?
*** Dünyada en çok satan kitaplar listesinde bu tür yayınlar yer alıyor en başta: Zengin olmanın, mutlu olmanın, sağlıklı beslenmenin, genç kalmanın, erkekleri mutlu etmenin, kadınları mutsuz etmemenin, hayatın sırlarını keşfetmenin yolları... Vesaire... Vesaire... Türkiye'de de başarılı bir araştırmacı; Ece Vahapoğlu adında genç bir kadın benzer bir uğraşa girişmiş: "Bugün zengin ol!.." Hayli kışkırtıcı ve çekici bir başlık attığı kitabıyla, herkesi zenginliğin sırlarına erişmeye çağırıyor. Bir tek kitabı okumakla zenginleşmek mümkün olabilir mi? Olmaz mı? Söz gelimi; Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza"sını hatmedenlerin, o kitaptan haberdar olmayanlara kıyasla büyük bir servetin sahibi olmadığını kim söylebilir! Ece Vahapoğlu'nun kitabı bu işe yarar mı? Bilinmez... Ancak... Kitapta; Türkiye'de zenginliği yakalamış olanlarla "risk" üzerine yapılmış görüşmeler, üzerinde düşünülecek nitelikte... Çünkü, yalnızca zenginliğe ulaşmakta değil; "hayatı zenginleştirmek"te de "risk"in kaçınılmaz payına inanan biri olarak, söylenenleri dikkat çekici bulduk... İşte "kazananlar"ın yanıtları: İshak Alaton: "-İnsan her an risk alıyor. Risk alarak karar veriyor. Ancak o riskleri alırken, yalnız başına karar almaya karşıyım." Kadir Has: "-Risk, önünüzü görürseniz alınır. Hayatımda ben de yanlış kararlar almış olabilirim. Ama büyük bir yanlışın içine düşmedim. Resmi önceden gördüm." Rahmi Koç: "-Hata olmaz olur mu? Oldu tabi... En mühim şey, hatada ısrar etmemek lazım. Eğer hatalı iş yapıldıysa onu sineye çekip en kısa zamanda kesip atmak lazım." Hüsnü Özyeğin: "-Risk almadan iş adamı olunmaz. Çok hızlı karar alırım. Tabii ki hatalı kararlarım oldu. Herkesin sadece bildiği işi yapması gerekli." Sakıp Sabancı: "-Dünyada sıfır riskli hiçbir iş yok. Önemli olan göze aldığınız riskin büyüklüğü ve olumsuz bir gelişme meydana geldiği takdirde sizin varlığınızı nasıl etkileyeceğidir." Ferit Şahenk: "-Hayatta hiçbir zaman hesaplanmamış risk almam. Mutlaka kendi içimdeki sesi çalışma ortamındaki arkadaşlarımla paylaşırım. Aldığınız riskten başkaları da etkilenecekse çok dikkat edilmelidir." Kemal Şahin: "-Bir işi daha iyiye götürebilmek için daha kötüye gitme riskini de beraberinde getiren değişimi yapmak zorundayız. Büyük hedeflere varabilmek için, daha önemsiz şeylerden vazgeçebilmek gerekir. Demirel'in 'Fakir olmak en kolay yoldur' sözü kulağıma küpedir. Benim daimi hedefim küçük denizde veya gölde değil okyanusta yüzmektir." Paranın züğürdü olabilirsiniz... Lakin... Aşkın ve tutkuların züğürdü değilseniz, yukarıdaki "çözümlemeleri" sevgi sözcükleriyle değiştirebilirsiniz... Söz gelimi... "O"nunla yağmurda ıslanma "risk"ini göze alamamışsınız, kaybetmeyi çoktan göze almışsınız demektir ki... Boşuna yormayın çenenizi de...
|