Yenilgiden doğacak zafer
Amerikan seçimlerine iki hafta ve iki gün kaldı. İki başkan adayı arasındaki tartışmalardan sonra seçimin sonucunu tahmin etmek hala çok zor. Kamuoyu yoklamaları herhangi bir tarafa ezici üstünlük sağlayacak bir fark göstermiyor. Tartışmaların yegane belirgin sonucu Demokrat aday John Kerry'i, özellikle tarafsız seçmen açısından daha fazla kredibiliteye sahip hale getirmesi oldu. Bu yılki Amerikan seçimleri bu ülkenin geleceği kadar uluslararası sistemin geleceği açısından da kritik bir eşik teşkil ediyor. Genelde seçimlere pek ilgi göstermeyen Amerikan seçmeni, bu yıl seçmen kütüklerine yazılmak için büyük bir heyecan gösterdi. Başkan adayları arasındaki tartışmalar rekor sayıda Amerikalı tarafından izlendi. Bu göstergelerden Amerikalılar'ın da bu seferki seçimlerin önemini kavradığı, ülkelerinin kimliği ve gelecekte seçeceği yol açısından belirleyici özellik taşıdığına inandığı anlaşılıyor. İki adayın birbirinden farklı Amerika vizyonları olduğu doğru. Ancak bu vizyonlarını uygulayacakları toplumun ekonomik, demografik ve kültürel özellikleri iç, Soğuk Savaş sonrasındaki dünyanın özellikleri de dış politikada seçenekleri sınırlıyor. Üstelik Bush'un 4 yıllık politikaları sonucunda Kerry gibi bir adayın daha farklı bir toplum, ekonomik felsefe ve sosyal güvenlik anlayışı üretebilme imkanı kısıtlı. Yine de verili koşullarda yapacakları tercihler geleceğin tanımlanması açısından büyük ağırlık taşıyacak. Yargıçlar bile riskli! Bugünün Cumhuriyetçi partisinin beslendiği muhafazakarlık türü, ABD'yi son dönemlere göre daha az özgür, kultürel farklılıklara daha az tahammüllü bir ülke yapabilir. Refah devleti programları parasızlık yüzünden zayıflayabilir. Bush'un atayacağı yüksek mahkeme yargıçları bireysel haklar, cinsel özgürlükler ve yasaların yorumunda çok daha muhafazakar kararlar verir. Bush gibi bir başkanı bile neredeyse ko- şulsuz destekleyen bir kitlenin varlığının önemli bir nedeni, ABD'de demografik ve ekonomik ağırlığın ülkenin güney ve batısına kayması. Amerikan iç savaşından beri ülkeye ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda hakim olan doğu yakası seçkinlerinin etkisi uzun zamandır azalıyordu. Bu süreç So- ğuk Savaş'ın bitmesinden sonra hızlandı. Devlet karşıtlığı Buna karşılık Amerikan dindarlığını harmanlayabilen, muhafazakar politikalar etrafında militanca örgütlenebilen, refah devleti uygulamalarından hazzetmeyen yeni seçkinler de ağırlıklarını artırıyor. Amerikan ideolojisindeki bireycilik, devlet karşıtlığı giderek ön plana çıkıyor. Bugün için ülkenin siyasetinde farklı vizyonlara sahip olanlar dengede görünüyor. Ancak Bush bir dört yıl daha ABD'yi yönettiği taktirde Amerikan kapitalizmini ve toplumunu getireceği noktayı değiştirmek neredeyse imkansızlaşır. Benzer şekilde dış politikada da Bush'un harekete geçirdiği dinamikleri tümüyle değiştirmek mümkün değil. Ancak herşeye rağmen Demokrat Kerry'nin başkanlığa seçilmesiyle hala dünya düzeninin belkemi- ğini oluşturan Atlantikötesi ilişkileri onarmak daha kolay olacaktır. Ömer Taşpınar'ın Radikal gazetesinde yazdığı gibi Bush yenilirse "dünya ile ABD seçmeninin aynı gezegende yaşadığı belli olacak." Dünyayla hasmane değil işbirliğı içinde ilişkiler geliştiren bir ABD, sadece kendisini değil müttefiklerini de dinlemeye başlayacaktır. ABD'nin tekrar dünya sistemi içinde hareket eden, yeniden yapılanan kurum ve kurallara saygılı bir aktör haline gelmesi hiç kuşkusuz olumlu gelişme sayılmalı. Bush'un yenilgisi dünyanın zaferi olacaktır.
|