|
|
|
|
|
|
Erol Odabaşıoğlu, 50 yıllık markası Erol Kundura'yı anlattı
Zeki Müren'den Ajda Pekkan'a, Bülent Ersoy'dan Sezen Aksu'ya pek çok ünlünün ayakkabıcısı Erol Kundura'nın sahibi Erol Odabaşıoğlu "Tasarladığım ayakkabılar sanatçıya uğur getirir" diyor. Dünya Güzeli Azra Akın'ın da uğuru bu marka oldu.
*** 50 yıldır güzel kadınlara ayakkabılarını giydiriyor
'Ünlülerin Ayakkabıcısı' olarak tanınan Erol Kundura'nın sahibi Erol Odabaşıoğlu, 'Benim tasarladığım ayakkabılar sanatçılara uğur getirir, bu yüzden önce mutlaka bana gelirler' diyor.
Erol Kundura'yı Türkiye'de bilmeyen kadın var mı? Topuklu, kadınsı, dore, lame adeta 'prenses' ayakkabıları tasarlayan ve bu son derece frapan ayakkabıları kendi mağazalarında kadınların beğenisine sunan bir ayakkabı mağazası/ markası, Erol... Sahibi Erol Odabaşıoğlu ise 8 yıldır bu işin içinde. Çıraklıktan başladığı bu mesleği bugün üç mağazasında satılan tüm ayakkabıların tasarımlarını yaparak sürdürüyor. 73 yaşında olmasına rağmen haftanın 6 günü yoğun bir şekilde çalışıyor.
'HAYDARPAŞA GARI GİBİYİM' 1940'lı yıllarda ailesiyle Kayseri'den İstanbul'a gelen Erol Odabaşıoğlu, savaş yılları olduğu için ilkokulu bitirmeden çalışmak zorunda kalmış. Ayakkabıcılık mesleğinin, askere gidene kadar, her aşamasından geçmiş. 1955 yılında askerden döner dönmez Kadıköy Bahariye'de ilk ayakkabıcı dükkanını "Erol" adıyla açmış. Birkaç yıl içinde, ayakkabıları o kadar çok tutmuş ki akabinde Pangaltı'da ikinci mağazasını da hizmete sunmuş. Bu mağazanın açılmasıyla ünlü müşterileri de artmış, Odabaşıoğlu'nun... Filiz Akın, Emel Sayın, Türkan Şoray gibi pek çok yıldız ondan ayakkabı almaya, dönemin sanatçıları ona gelmeye başlamış. Günümüzde ise bu alışkanlığının hala devam ettiğini söylüyor, usta ayakkabıcı; "Sanatçılar ilk sahneye çıkmadan ya da ilk filmlerini çekmeden önce bana gelir. Onlara benim de önerilerim dahilinde kendi istedikleri gibi bir ayakkabı yaparım. Ayakkabılarım onlara uğurlu gelmiştir. Çoğu zaten bunu söyler. Nasıl ki Anadolu'dan ünlü olmak için İstanbul'a gelenler Haydarpaşa Garı'ndan geçmek zorundadır, ünlü olmak isteyenler de bana gelir. Ben onların Haydarpaşa Garı gibiyim.." Emel Sayın Maksim Gazinosu'nda sahneye çıkacağı zaman Erol Kundura'ya, elbisesi iki renkten oluştuğu için bir siyah bir de kırmızı iki çift ayakkabı ısmarlamış. Ancak kendisine bu ayakkabı çiftleri teker teker paketlenerek gönderilmiş. Erol Odabaşıoğlu, ayakkabıları kutusundan çıkarınca birinin siyah birinin kırmızı olduğunu görünce çok üzülmüş ve tam açıklama yapmaya hazırlanırken, Emel Sayın; "Muhteşem bir fikir. Elbisem ile aynı renklerde" demiş ve ilk açılış gecesinde bu iki ayrı renkteki ayakkabıyı giymiş. Bu ayakkabılar yüzünden medyanın gündeminden günlerce düşmemiş. Ajda Pekkan, Ayhan Işık ile çevirdiği ilk filminden önce ona gelmiş. Bu filmden sonra ünlenen Pekkan bütün hayatı boyunca Erol Kundura'dan vazgeçmemiş. Ebru Gündeş de ilk sahneye çıkmadan Erol Atar tarafından Erol Kundura'ya getirilmiş. Odabaşıoğlu, Gündeş'i hiç tanımadığı ve sesini bilmediği için onun tutup tutmayacağından şüphe etmiş ve sahneye çıkacağı ayakkabının arkasına bir nazar boncuğu gizlemiş. İlk sahne deneyimi başarılı geçince Erol Odabaşıoğlu'na teşekkürlerini iletmiş, Gündeş... Azra Akın Dünya Güzeli seçilmeden önce Cemil İpekçi tarafından buraya getirilmiş. Cemil İpekçi'nin tasarımı olan ve sonradan çok konuşulan kırmızı ağırlıklı elbisesinin altına giyelen ayakkabıyı Erol Kundura'dan almışlar. Zeki Müren de tüm sahne ayakkabılarını Erol Odabaşıoğlu'na çizdirir ve yaptırırmış. Zeki Müren'in o unutulmaz fotoğrafındaki parlak mini elbise altına giydiği 32 pontluk ayakkabıları da Erol Kundura'nın tasarımlarından biri...
İYİ BİR BOKSÖRDÜ Erol Odabaşıoğlu'nın iki oğlu var ve onlar bu işin yurtdışı kısmıyla ilgileniyor. İngiltere, Hollanda ve Rusya'ya kendi tasarımlarını gönderiyorlar. Odabaşıoğlu, bu işe ilk başladığı yıllarda bütün ayakkabıların elle yapıldığını ve bu geleneği günümüzde de sürdürdüklerini anlatıyor. Tamamen doğal malzemeler kullanıyor ve ayakkabının hafif olabilmesi için elinden geleni yapıyor. Erol Kundura'nın tasarımlarının bir diğer özelliği de hiçbir yerde göremeyeceğiniz renk cümbüşü. Odabaşıoğlu bu özelliğini 1940'lardan itibaren korumuş: "Ustalarıma renk konusunda söz geçiremesem de kendi mağazamı açar açmaz bütün ayakkabılarımı çok renkli derilerden yapmaya başladım. Siyah ve kahverengi dışında ayakkabı giyilmezken ben Marilyn Monroe'nun şu ünlü beyaz elbisesi altına giydiği bilekten tokalı ayakkabısının benzerini yaptım. Bu model tam 4 yıl boyunca en çok giyilen ayakkabılarımdan oldu. Bu kadar farklı renkte ayakkabı tasarlamasaydık, Erol Kundura markası bugün olmazdı." Mağazalarının duvarlarını ise Odabaşıoğlu'nun boks yaptığı yıllarda çekilmiş fotoğrafları süslüyor. 1955 yılında kendi dükkanını açar açmaz boksu da bırakmış ancak ondan önce İstanbul ve Türkiye genelinde dereceler alacak kadar başarılı bir boksörmüş. Hatta Ayhan Işık "İngiliz Kemal" filminin çekimlerinden önce boks sahneleri için Odabaşıoğlu'na gitmiş ve dersler almış. Ancak o hiçbir zaman boksu ayakkabıcılık kadar ciddiye almamış: "Müsabakadan müsabakaya boks yapıyordum ama mutlaka birinci ya da ikinci oluyordum. Çok başarılıydım. Eğer bütün yıl antrenman yapsaydım herkesin hafızasına kazınırdım ama ben boksu sırf para yüzünden yapıyordum."
Aynur Erdem
|
|
|
|
|
|
|
|
|