kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mahmut Ovur @ SABAH
 
İstanbul'un 'ruhsatlı çeteler'i
Yiğidin hakkını yiğide vermek
Soru-Cevap
Şehr-i İstanbul

İstanbul'un 'ruhsatlı çeteler'i

İstanbul adeta çetelerin merkezi gibi... Türkiye'nin gündemini zaman zaman işgal eden önemli çetelerin çoğunluğunun doğum yeri İstanbul...
İstanbul'dan Türkiye'ye uzanan çeteleşme ciddi bir kirlenme süreci yarattı.
Bu sürecin kilidi ise Ankara'daydı... Türkiye'nin son 25 yılına bakıldığında önemli bir gerçeğin öne çıktığını görüyoruz. 12 Eylül askeri darbesiyle başlayan bu süreçte 'çete yaratma' denilen bir gerçekle yüz yüze kaldık. Derin sorunlarını demokratikleşemediği için çözemeyen devleti yöneten bazı güçler, demokrasi dışı, hukuk dışı yollarla çare aramaya başladı. İşte bu arayışın bedelini bugün kirlenme ve çeteleşmeyle ödüyoruz.
Her toplumda olduğu gibi bizde de kuşkusuz yasadışı güçler olacaktı. Ancak devletle bu kadar iç içe geçen, toplumu tehdit eden bir noktaya ulaşmasının bir nedeni var... O da devlet eliyle çete yaratma sürecidir. Yani Türkiye, 80'li yıllardan itibaren iki tür çeteleşmeyle yüz yüze kaldı. 'ruhsatlı çeteler' ve 'ruhsatsız çeteler.'
Devlet gücünü, devlet kimliğini kullanarak yer altı dünyasında 'kabadayılık' yapan yeni çetelerin büyük çoğunluğu birinci sınıfa giriyordu. Yani devletten 'ruhsat' alarak çetecilik yapıyorlardı. İkinci grubun böyle bir şansı yoktu. Onlar ya sokakta yasadışı güçlerin içinden gelerek çeteleştiler ya da 'kader kurbanı' olarak girdikleri cezaevinde ünlenerek 'baba'lığa terfi ettiler.
Onların 'ruhsatsız' oluşları bu dönemde büyük işlere imza atmalarına engeldi. 'Ruhsat'lılara yanaşmaları, ortaklıklar kurma girişimleri bile onlara yetmedi.
Ve etkinlikleri giderek azaldı. Ötekilerin ise aynı oranda arttı. Paralandılar, güçlendiler, pervasızlaştılar...
Bu nedenle döneme damgasını onlar, yani 'ruhsatlı kabadayı'lar vurdu. Kimi MİT'ten, kimi JİTEM'den, kimi Özel Tim'den, kimi de Emniyet'ten 'ruhsat' almıştı. Bu 'ruhsat'la kabadayılık yapılıyor, racon kesiliyor, haraç alınıyor ve adam öldürülüyordu. Kısaca devlet ruhsatıyla meydan okuyan bu yeni yetme kabadayılar, yıllar içinde palazlandılar, daha büyük noktalara hükmeder oldular.
Şatolarda yaşamaya, milyon dolarlarla oynamaya başlayan bu 'ruhsatlı çeteler'in asıl gücü, bu paralarını 'ruhsat' verenleriyle paylaşmasında saklıydı.
Şimdi ulaştıkları nokta kamuoyuna yansıyınca çoğumuz 'Oooo!' diyoruz.
Oysa 'çarşambanın gelişi perşembeden' belliydi. Devletin tepelerinde etkin olan eski görevlilerin bir kısmı şimdi inkâr etseler de yalan söylüyorlar.
Devlet bürokrasisinin verdiği ruhsat, öylesine iyi değerlendirildi ki, bugün toplumumuzun bütün önemli kurumlarını tehdit eder bir sonuca ulaştı. Artık polis gücüyle bile temizlenemez hale geldi.
Bir milyonluk ordusu, 200 bini aşan polis gücü olan bu ülkede, nasıl olur da bir avuç 'çete' hâlâ etkin olabilir?
Çünkü bunlar 'ruhsatlı'...
Ruhsatsızlarla mücadele etmek zor değil. Çünkü, onlar yasadışı suç örgütleri de olsalar, arkalarında para gücü, zaman zaman bürokrasi gücü olsa da mücadele edilerek yok edilebilirler. Ama ötekiler öyle değil. Onlar 'ruhsat'larının arkasına sığınarak bugüne kadar geldiler.
Ruhsat verenler hala etkin oldukları için bir süre daha etkinlikleri devam ediyor gibi görünebilir. Ama sonuna geldiğimiz kesin. Artık 'rutsatlı kabadayılık" dönemi bitiyor.
Bunlarla mücadeleyi biz yine başaramadık. Her mücadelede bir bağlantı kuruluyor ve sıyrılmayı beceriyorlar. Tıpkı diğer demokratik değişimler gibi bu konuda biz istemesek de AB süreci bunu başaracak. Bugün yaşanan sancı budur. Besleyip büyütülen 'ruhsatlı çeteler' öyle pervasız, öyle arsız bir noktaya geldi ki adeta topluma meydan okuyorlar. Ama o meydan okuyan bakışların ardında 'ruhsatlı kabadayılık' yatıyor. O ruhsatı çekip aldığınızda geriye cilalanmış, kağıttan kaplanlar kalacak. Türkiye bu dönemi de aşacak.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Başkanlar ve lüks arabaları   / 13-10-2004
 Türkiye'nin sivil gönüllüler ordusu   / 12-10-2004
 Umutsuzların umudu Çorlu'da   / 11-10-2004
 Derelere kaç para gömüldü?   / 10-10-2004
 İstanbul'a 'sessiz devrim' gerek   / 09-10-2004
 Vekâletle İstanbul yönetilmez!   / 08-10-2004
 Avrupa Birliği karşıtı değiliz   / 07-10-2004
 Üzerimize geldiler ama 48 binayı yıktık   / 06-10-2004
 Florya'da kaçak yapı iddiası CHP'yi karıştırdı   / 05-10-2004
 İstanbul'da 1 milyon Karslı   / 04-10-2004
MAHMUT ÖVÜR
İstanbul'un 'ruhsatlı çeteler'i
İstanbul adeta çetelerin...
YAVUZ DONAT
Kadınlar Pazarı'nda işler gevşek
Kapısında "Melike...
Nurcan'ın akciğeri yeni bir hayatı soluyor
Kürtajda yaşamını yitiren Nurcan Şenli'nin akciğeriyle Türkiye'de...
300 trilyonluk miras kavgası
4 yıl önce geride büyük bir servet bırakarak ölen Tahsin Çiftçi'nin...
Zana, Avrupa'da Türkiye'yi savundu
Zana, Avrupa'da Türkiye'yi savundu
AP Dışilişkiler Komisyonu'nda konuşan Zana, Türkiye'de sistematik...
'Yunanistan veto etmez'
'Yunanistan veto etmez'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "17 Aralık tarihine kadar İlerleme...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.