| |
|
|
Kadın parmağı
Yavuz Donat'ın cumartesi günkü yazısını okudunuz mu? Türkiye'deki aile şirketlerini konu alan bir panel yapılıyor. Ortaya atılan sorulardan biri de şu: Nasıl oluyor da ikinci kuşağa geçtikten sonra... Yani babanın kurduğu şirketi artık oğullar yönetmeye başlayınca... 100 aile şirketinden 80'i piyasadan çekiliyor ya da el değiştiriyor? Salondaki iş adamları, araştırmacılar, "Bunun sebebi kadınlar arasındaki rekabettir" demiş! Hayatta bilmediğimiz ne çok şey var değil mi? Feministler erkeklerin egemen olduğu bir toplumda yaşadığımızı söylüyor. Olabilir. Erkekler sık sık güç gösterisinde bulunuyor; 'asarız keseriz' diye ortalığı titretiyor. Peki nasıl oluyor da kadınların (yani gelinlerin) arasındaki rekabet, kurumsallaşamamış aile şirketlerini batırıyor? Nasıl oluyor da o "güçlü" erkekler buna dur diyemiyor? Tabii olaya şöyle de bakabiliriz: Belki de beceriksiz ikinci nesil, şirketi yürütemiyor ve suçu kadınların üstüne atıyor. Tamam ama bunu nasıl söyleyebiliyorlar? Neticede bir kadını dahi idare edemediklerinin itirafı değil mi bu? Bana sorarsanız kadın-erkek ilişkilerini henüz anlayabilmiş değiliz. Sanırım gözümüzde feminizmin, çağdaş hukukun, modernleşme arzusunun oluşturduğu bir perde var. O perdeyi yırtmadan, bu ilişkiyi "olduğu gibi" kavramamız mümkün değil.
|