|
 |
 |
 |
|
|
Derrida da öldü
Fransızlar'ın 'yıldız' filozoflarından Jacques Derrida hayata veda etti. 74 yaşındaydı. Paris'teki bir hastanede kanser tedavisi görüyordu. Haberi duyunca içim bir tuhaf oldu. Hayır, "Erken öldü, daha nice eser verecekti" demiyorum. Fikir alemine yapacağı katkıyı çoktan ortaya koymuştu. Söyleyecek fazla bir şeyi kalmamıştı. İçimin bir tuhaf olmasının nedeni başka: Yaşlandığımı hissettim!
*** Üniversite yıllarında fikirlerini öğrenmek için müthiş bir çaba harcadığımız düşünürlerden biriydi Derrida. Diğerleri: Michel Foucault, Jacques Lacan, Gilles Deleuze. Garip olan şuydu: Biz Anglosakson kökenli bir eğitim alıyorduk Boğaziçi'nde. Ama bu düşünürlerin hepsi 'Frankofon' (Fransızca konuşan) dünyadandı. Onların karmaşık anlatım biçimleri nasıl da ilgimizi çekiyordu! İngilizce'ye çevrilen kitaplarını edinmek için nasıl da çaba harcıyorduk! (Dikkatinizi çekerim; o zamanlar internetten kitap ısmarlama yoktu.)
*** Sonra teker teker ölmeye başladılar. Yukarıda saydığım adlardan sadece Derrida hayatta kalmıştı. İşte o da gitti. Aynı takıma dahil edebileceğimiz Jean Baudrillard kaldı geride. Bir anekdotla bitirelim: Derrida'nın hayatını anlatan bir belgesel çekimi... Filozofun binlerce kitabın yer aldığı kitaplığında dolaşıyorlar... Ekipten biri dayanamayıp o 'klasik' soruyu yöneltiyor: "Mösyö Derrida, bütün bu kitapları okudunuz mu sahiden?" "Yooo..." demiş Derrida, "Sadece dört tanesini okudum. Ama çok çok çok dikkatli okudum." Toprağı bol olsun!
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|