|
|
|
|
Evet size başka muamele yapıyoruz!
AB Komisyonu'nun Türkiye'ye hayır diyen Fransız üyesinin toplantısına sızdım. İşadamlarına "tehlikeleri" anlatan Barrot, toplantı sonunda Türk olduğumu söyleyince "Ben sizi severim" deyiverdi.
Fransa'nın AB Komisyonu'ndaki iki Avrupa komiserinden biri Jacques Barrot. Türkiye'ye müzakere tarihi verilmesi için yeşil ışık yakan İlerleme Raporu'nun ele alındığı 6 Ekim toplantısında sonuna kadar direnen "hayır" cılardan biriydi. Belçika'nın başkenti Brüksel'deki toplantıda konsensüsle alınan "onay" kararı sonrası ülkesine dönen Barrot, aynı günün akşamında "Club L'Expansion" adında ayda bir dünya meselelerini görüşen bir grup işadamına Türkiye raporunu anlatmak üzere davet edildi. Basına kapalı olduğu için toplantıya ben de bir İngiliz arkadaşımın yerine katıldım. Birkaç saat önce açıklanan raporun "mealini" Barrot, Fransız işadamlarına anlattı.
LİDERLERE İNANAMIYORUM İşte bir Fransız AB komiserinin Türkiye'yle geçen 24 saatinin öyküsü. Sabahtan beri Türkiye'yle meşgul olduğunu vurgulayarak başladı: Düşünün. Sabah 08.30'dan öğlene kadar tartıştık Komisyon'da. Kaç saat görüyorsunuz. Dedim ki, inanamıyorum nasıl olur da bu kadar devlet başkanı, 40 yıldır Türkiye'ye üyelik yolu hariç başka bir yol önermez! Türkiye'yi Avrupa'daki uyumun yıkımı pahasına kabul edecek değiliz. Aramızda konuşuyoruz burada. Türkiye yüzünden anayasa referandumu riske giriyor Fransa'da. Ankara için iki sefer düşünmek lazım. 100 milyon olacaklar. Bölgesel yardım, tarım, ulaşım, serbest dolaşım çok çok büyük bir maliyet. 3- 5 sefer anlattım Verheugen'e, Türkiye Avrupa'nın tabiatını değiştirecek birşey. Öyle otomatik kabul olmaz dedim. Bütün korkularına rağmen Barrot bu noktada Türkler'e "hayır" denmesinin de imkansız olduğunu söyledi. Konferansı organize edenlerden biri soruyor: Fransa'da iki grup insan var. Bir grup, medeniyetler çatışmasının önüne geçmek için bu üyeliği savunuyor. Diğeri bu üyelik Avrupa'nın dinamitlenmesi anlamına gelir diyor. UDF lideri Bayrou bile Türkiye muhalefetine rağmen artık Türkler'e hayır demek için çok geç kalındığı kanaatinde. Barrot yanıt veriyor: Artık hayır demek tabii imkansız. Bu Avrupa'ya karşı bir güvensizlik sembolüne dönüşür. Ankara ilerleme kaydetti. Hollandalı komiser hayır dedi. Ben diyemedim. İşte böyle uyarılı bir rapor oldu. Türkler diyor ki bize başka muamele yapıyorsunuz. Evet öyle! 70 milyonsunuz, üstelik sınırlarınızın çoğu Asya'da.
TÜRK'ÜM DEYİNCE Bir işadamı "Türkiye'yi alacaksak, Fas'ı da alalım, İspanya'yla neredeyse kapı komşusu" diyor. Barrot da "Tabii ya! Bir tek Müslüman ülke Türkiye mi? İslam dünyasına mesaj verecegiz diyorlar. Bir tek Türkler üzerinden mi mesaj verilir" Hemen ardından bir başka işadamı "Ben bu üyeliğin lehinde düşünüyorum. Barrot siz karşısınız ama bugünün Türkiye'si benim anneannemle dedemin Fransa'sından farklı değil". "Anneanneniz de Anadolu'daki kadınlar gibi miydi" diyor Barrot. Konuşmasını bitirir bitirmez yanına gidip, "Ben Türk'üm" dedim. "Hay Allah, Türksünüz demek. Aslında ben Türkler'i ve Türkiye'yi çok severim" dedi. Ve konuşma ayaküstü soru-yanıt devam etti: * Siz Chirac'a yakınlığıyla bilinen bir siyasetçisiniz. 37 yıldır meclistesiniz. Söyler misiniz, Fransa'nin resmi politikası ama kamuoyunun ve mesela sizin gibilerin karşıtlığı Ankara-Brüksel ilişkilerini nasıl etkiliyor? * Nasıl etkileyecek, işte Chirac'a yakınlığımızdan hayır diyemedik! * Pascal Lamy sosyalist, Fransa'nın diğer komiseri, o da muhalif. Ama sosyalistlerin bir kısmı destekliyor. O neler dedi Komisyon'da?
* Aynı hizada olduk. O da hayır diyemedi...
BELKIS KILIÇKAYA PARİS
|
|
|
|
|
|
|
|
|