| |
|
|
Devrilen otobüs, ölüler, yaralılar ve Fısfıs İsmail
İlk kaza haberi sabah 05.00 sularında Barbaros Bulvarı'ndan geldi. Görev başında polisler ekip aracıyla Yıldız yokuşunu inerken aşırı süratli bir araç sıkıştırdı onları. Sürücülerinin ustaca manevrasıyla paramparça olmaktan kurtulan ekip aracındakiler ne yazık ki kayıp çöp kamyonunun altına girmekten kurtulamadı. Hurda yığınına dönen polis arabasını görseniz tek kişi sağ çıkmamıştır bundan derdiniz. Ama şükür ki burnu bile kanamadı memurların. Birbirine kaynayan iki aracı ayırmak çekicileri bile hayli zorladı. Kazadan hemen sonra kurtulan polislere yanaşıp izledim. Büyük bir şok dalgasına kapılmışlardı haklı olarak. Biraz konuşup, sohbet edip sakinleştirmeye çalıştım.
Daha büyük bir kaza O sırada daha büyük bir kazayı anons etti telsiz merkezi. 4-5 kilometre ötemizde; TEM Yolunu'nun Seyrantepe mevkiinde bir yolcu otobüsü devrilmişti bu kez. Çok sayıda ölü yaralı var diyor, ambulans, itfaiye ve takviye polis ekibi istiyordu. Hemen oraya seğirttim. Dehşet manzarasıydı gördüğüm. Bursa Nilüfer şirketine ait koca bir otobüs orta yerdeki bariyerleri paramparça etmiş, yan yatıp sürüklenmiş, enkaz yığınına dönmüş ve kısmen de yanmıştı. Sağa sola, yolun ortasına, kenarına savrulmuş yaralılar, otobüsün altında kalarak ağır darbe alanlar ve ne yazık ki daha orada ilk anda yaşamını yitiren 3 kişi.
Bu bizim Laz İsmail mi? Şafak sökmek üzere. Yolun her iki istikameti de trafiğe kapanmış halde. Kısa sürede intikal eden itfaiye ekipleri canla başla çalışıyor, 112 Acil Servis ambulanslarıyla kaza mahalline gelen sağlık ekipleri insanüstü çaba sarfediyor. Gerçek mesleği ambulans şoförlüğü olan Fısfıs İsmail'i üniformasıyla gören hafif yaralılar bile şaşırıp yanına gidip Çocuklar Duymasın dizisinin son durumunu soruyorlar. Yüzünden kanlar akan birkaç yurttaşın o şok hallerde ve ölüler, yaralılar arasında TV dizisinden bahsetmesi hepimize garip gelse de İsmail alışmış duruma. Kulağıma eğilip; "Abi çok daha ağır vakalarda ölüm halindeki ana babasını, çoluk çocuğunu hastaneye naklederken ağız spreyimi soran, 'Fişın tivi' muhabbeti yapanlar oluyor. Güleyim mi ağlayayım mı anlamıyordum ilk başta. Şimdi alıştım, normal geliyor bunlar" diyor...
Yağmur çiseledi veee!.. Kazayı yara beresiz atlatanlar bavullarını kurtarmanın peşinde. Polislere yalvar yakar olup, "bakın biz kurtulduk, verin valizlerimizi gidelim" diyorlar. Bu arzuları yerine getirilemiyor elbette. O karanlıkta, o her şeyin birbirine girdiği yerde kimin çantası, bavulunu bulup da kime verecek polis. Araya karışan 3-5 çakalı hemen tespit ediyor bazı memurlar ve niyetlerinin ölülerin baş ucundan olsa da hırsızlık olduğunu hissedip gerekeni yapıyorlar(!) onlara. İfadesine başvurulanların bir kısmı şoförün çok süratli gittiğini, yağmurun başlamasıyla kayganlaşan yolda kayıp yan yattıklarını anlatırken birkaçı da, "Bizi arkamızda hafif hasarla duran o özel otomobil sıkıştırdı. Çarpmamak için direksiyon kırınca bariyere tosladı şoför" diyorlar.
Telefonla resmini çektim!.. Yaralılar en yakındaki hastanelere, Okmeydanı SSK ve Şişli Etfal'e kaldırılmış. Tercihi Şişli'den yana yapıp oraya gidiyorum. Öğreniyorum ki ölen bir anne ve yaralı oğlu var orada. 4-5 kişi de ayakta tedavi olup, taburcu edilmiş. Yakınlarından haber almaya gelen birkaç kişi kendi aralarında konuşuyor koridorda. Biri diğerine diyor ki; "Fısfıs İsmail'i de gördüm kaza yerinde. Cep telefonumla resmini bile çektim. Bak ne güzel çıkmış!.."
|