Nüfusumuzun 22 milyonu çalışıyor, 50 milyonu iş yokluğundan oturuyor
Geçen hafta açıklanan istihdam verileri, büyümenin işsizlik üzerindeki olumlu etkisini göstermeye başlaması açısından önemliydi. Ancak işgücüne katılma oranı yine düştü. İşgücü piyasasına dahil olmayanların sayısı 552 bin kişi arttı. Türkiye'de işgücüne katılım oranı yüzde 49.2, halbuki aynı oran Avrupa ülkelerinde yüzde 70-80'lerde. Bizde de bu oranı uygulasak 2.3 milyon değil, 10 milyonu geçen işsiz çıkacak ortaya. İşsizliğin ulaştığı boyutu, çalışanların bakmakla yükümlü oldukları kişilerin fazlalığını gözler önüne sermek için, istihdam verilerine, çalışanlar ve çalışmayanlar ayrımı yaparak baktık. Bitişikteki tablo 1980 sonrası verilerini kapsıyor. Şöyle bir manzara çıktı karşımıza: * 1980'den 2004 ortasına kadar geçen 24.5 yıllık sürede Türkiye'nin nüfusu 27.3 milyon kişi arttı. Artış oranı yüzde 60.5. Buna karşılık çalışanların sayısı sadece 5.7 milyon arttı. Artış oranı yüzde 34.2. İstihdam artışı nüfus artış hızının yaklaşık yarısında. 1980 sonrası artan 27.3 milyon kişiden sadece 5.7 milyonu çalışıyor. * Denilebilir ki, bu nüfus içinde çocuklar ve emekliler var. Bu durumda elimizde olan1988 sonrası 15 yaş üzerinde çalışabilir faal nüfus verilerine bakmak gerekiyor. 2004 ortasında çalışabilir faal nüfus 49.7 milyon, çalışan sayısı ise 22.2 milyon. * 2004 ortasında 1988'e göre faal nüfusta 12.5 milyon artış olurken, çalışan sayısındaki artış 4.4 milyonda kaldı. Faal nüfusun artış oranı yüzde 33.5, istihdam edilenlerin artışı yüzde 24.9. Neresinden bakılırsa bakılsın, işsizlik giderek büyümüş. * 1980'de nüfusun yüzde 37.1'i çalışırken yüzde 62.9'u çalışmıyordu. Çalışan bir kişi 1.68 kişiye bakıyordu. 2003'te çalışanların toplam nüfus içindeki oranı yüzde 29.9'a indi, çalışmayanların oranı yüzde 70'i buldu. Çalışan bir kişi başına, 2.34 kişi çalışmıyor, oturuyor. Tabi ki iş olmadığından. * Sonuçlar, içinde emekli ve çocuklar da olsa, bir kişinin çalıştığı, 2.3 kişinin yediği bir toplumsal düzen kurulduğunu gösteriyor.
Sorunların anası 17 Eylül'de yine bu köşede 1980-2004 ortası dönemde geçen 24.5 yılda milli gelir içindeki payından hareket ederek 845 milyar dolarlık yatırım yapıldığını hesaplamıştık. Bu da, 9.1 milyon kişiye iş yaratılması demekti. İstihdam rakamları ise 5.7 milyon kişilik artışa işaret ediyor. Aradaki fark tarım kesimindeki azalmadan ve kapanan işyerlerinden kaynaklanmış olabilir. İşsizlik sorunu toplumun en büyük derdi, insani, siyasi, ekonomik ve toplumsal pek çok sorunun anası. Bu nedenle çok uzun yıllar büyük yatırım artışları gerekli. Yoksa çalışanları nüfusun üçte birini bile bulmayan veya çalışmayanları çalışanların iki katından fazla olduğu bir toplumun ileriye gitmesi ve kalkınması mümkün değil.
Sonuç "Doğarken niye ağladığımı şimdi daha iyi anlıyorum" İspanyol Atasözü
|