Gül, Time'a konuştu
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, AB içinde bazı çevrelerde ortaya atılan ''Türkiye için referandum'' fikrinin yanlış bir yaklaşım olduğunu söyledi..
Gül, Amerikan Time dergisinin Avrupa baskısında yayınlanan demecinde, ''AB anayasasına ilişkin referandumun öncesinde Türkiye için referandum düzenlenmesi yönünde bazı görüşler duydum. Bu yanlış bir yaklaşım olacaktır. En önemli konunun anayasa olduğu bir ortamda AB'nin şimdi bizim üyeliğimize ilişkin bir oylamayla zaman kaybetmemesi gerekir'' dedi.
AB Komisyonu'nun yarın yayımlanacak Türkiye raporunun kesinlikle olumlu çıkacağını belirten Gül, aksi takdirde Avrupa'nın güvenilirliğinin tehlikeye gireceğini vurguladı. Gül, ''AB Türkiye'yi reddederse ne olur?'' sorusuna karşılık, ''Böyle bir şey olmayacağına eminim. Ancak sübjektif bir siyasi 'hayır' kararı çıkarsa bunun yansımaları Türkiye ile sınırlı kalmaz. O zaman herkes, 'ne yaparsanız yapın, Müslüman olduğunuz için kabul edilmiyorsunuz' der. İnsanlar Avrupa'ya güvenilemeyeceğini söyler. Bu durum, İslam dünyasında Avrupa düşmanlığına malzeme sağlar. Büyük bir hakaret anlamına gelir. Sadece Türkiye değil, Avrupa da sınavdan geçiyor'' diye konuştu.
Türkiye'de halkın yüzde 75'inin AB üyeliğini istediğini anlatan Gül, her durumda reformların bundan sonra da aksamadan süreceğini belirtti. Türkiye'nin iki yıl öncesine oranla çok değiştiğini ifade eden Gül, meydana gelen değişikliği ''sessiz devrim'' olarak nitelendirdi.
Gül, Türkiye'nin neden AB üyeliğini istediğinin sorulması üzerine,''Çünkü Türkiye, gerçek bir Avrupa ülkesi olacak, daima Avrupa'nın parçası kalacak. Demokratik, ekonomik ve stratejik açıdan daha iyi bir duruma gelecek. Türkiye'de Avrupa değerleri gelişecek'' dedi. Dışişleri Bakanı Gül, ''Siz muhafazakar Müslüman ağırlıklı bir partisiniz, neden Avrupa'ya katılmakta kararlısınız?'' sorusuna yanıt verirken de ''Demokrasi, insan haklarına saygı, serbest piyasa gibi Avrupa değerlerinin, bizim değerlerimiz olduğuna samimiyetle inanıyorum.
Bu değerlerin bütün İslam ülkelerinde gelişmesini istiyorum. Müslüman halklar neden baskı altında kalsın ki? Müslüman liderler neden halklarına hesap vermek zorunda olmasın ki? Biz dindar Müslümanlarız, ancak temel değerlerimiz aynı. Dahası, biz gerçek demokratız, elitist değiliz. Eğer reformlara elitistler önderlik etseydi, başarılı olmazdı'' diye konuştu.
Türkiye'nin, demokrasi, insan haklarına saygı ve serbest piyasa ekonomisi değerlerinin Müslüman bir toplumda da uygulanabileceğini kanıtladığını belirten Gül, ''Biz, hem Müslüman olmanın, hem de evrensel değerleri paylaşmanın mümkün olabildiğinin kanıtıyız.
Türkiye, İslam dünyası için somut bir örnek olacak. Bizim kaderimiz, bu değerlerin yükseltilmesi. Butun İslam ülkeleri Türkiye'yi izliyor ve olanlardan etkileniyor'' dedi. Gül, AB ile müzakereleri başlatmanın hemen üyelik anlamına gelmediğini de vurgulayarak, ''Üyelik, diğer ülkeler için sekiz yıl sürdü. Biz gerçekçiyiz. Üyeliğin kısa surede gerçekleşmeyeceğini biliyoruz'' diye konuştu.
Türkiye'nin AB'ye göre daha yoksul göründüğünü, ancak başka ülkelere oranla umut verici özellikler taşıdığını, genç ve dinamik bir nüfusu olduğunu anlatan Gül, ''Biz, stratejik açıdan AB için bir kazanç olacağız. Türkiye Müslüman bir ülke, bu da Avrupa'yı zenginleştirecek'' dedi.
|