| |
Bu kış nasıl geçecek acaba?
Evrenimiz genişliyor...muş! Oldum olası kafam basmadı bu astral mevzuata. Bu manada emek veren bilim adamlarına da ayrıca saygı duyuyorum. Sonuçta dört tane hakem, burunlarının dibindeki üç metre açık ofsaytı göremiyor ama dağın başında bir gözlem evinde sevimli, keçi sakallı bir bilim adamı milyonlarca ışık yılı uzaklıktaki hareketlenmeleri ölçebiliyor. Bu işte bir gariplik var! Ve madem evren genişliyor, ben neden Nişantaşı'nda beleşe park bulamıyorum. Ve yine madem evren genişliyor ben neden hâlâ aradığım aşkı bulamadım? Park, bağ, bahçe, aşk işlerini evrenin genişlemesine bağlamaktansa belki de "düşünüyorum, o halde varım" ideolojisine bağlamam ve yeniden dizayn etmem gerek: "Düşünüyorum, o halde bekârım." "Düşünüyorum, o halde iki karış genişliğindeki yere park etmek yemiyor." Gördüğünüz üzere kafam karışık. Evren neden genişliyor, ben kimim, bu hayatta amacım ne işlerine giren dar gelirlinin iki yakası bir araya gelmez. Yoga, moga, reiki işleri de bize ters; Allah kimseyi muhtaç etmesin! Önümüz kış, evrenimizi ufaltır, idare ederiz herhalde. Evren küçültme kampanyamın ilk ayağı olan eve yatırım çalışmalarına başladım değerli okurlar. Amacım kendi kendine yetebilen bir ev yaratmak. Geçen hafta içi kötü, hatta trajik bir gelişme oldu. Televizyonum bozuldu. Bu başıma gelebilecek en büyük musibet! Ve daha önce dört kez yaptırdığımdan, bir kez daha yaptırmanın kurtarmayacağını düşünerek, zulaya attığım nemamı da göz önünde bulundurarak düştüm yollara. Üç beş kuruş nemam var, biraz çalıp çırpsam, iki de babam verse iyi bir görüntü sistemi kurarım hayali egemen güç olarak bedenime ve duygularıma sahip oldu. Projeksiyon sistemini satmaya ikna eden adam da yakın geleceğimdeki gelirlerime sahip oldu böylece. Pişman değilim! Dışarıda biraya, kebaba para vereceğime eve çöküp "kültür sanat" yaparım daha iyi. Hem de parası çıkar. Neyse kurdurduk sistemi, astırdık iki metreye iki metrelik perdeyi geçtik karşısına. Tek kelimeyle muhteşem. Saracoğlu evimin içinde sanki. Mehmet Ali Erbil bornozuyla salonumda geziyordu sanki. Ziya Şengül, git oğlum bir rakı kap demek üzereydi sanki... Sanki evrenimiz gerçekten büyümekteydi. Dahası da var. Geçin ışık kaynağının önüne Hacivat-Karagöz tertipleyin. Tavsiye ederim, çok komik oluyor: Hayi hak! Sağladığı imkanlar hiç bitmiyor şu meredin... Ciddi bir sorunu daha çözümlemiş olmanın gururunu yaşıyorum. Anlaşılan şu dar gelirli bu kışı evde geçirecek. Ne park derdi çekecek ne de aradığım aşkı neden bulamıyorum geyiği. Hesapladım, daha ucuza çıkıyorum, üstelik açık büfe eğlencesi de cabası. İlk işim, Hıncal Abi'nin ekibine alternatif bir maç grubu oluşturmak.
|