|
|
|
|
|
|
İkinci hayat Şirince'de başlıyor
Eski bir Rum köyü olan Şirince'ye son dönemlerde büyük bir göç var. Burası büyük şehirlerden ve çarpık gelişen sahil kasabalarından sıkılan ailelerin yeni yerleşim yeri
Şirince'de kimle konuşursanız konuşun, Nişanyan Evleri'ni, bugünkü Şirince'yi Şirince yapan vazgeçilmez özelliklerinden biri olarak görüyor. 20 yıldır burada yaşayan turizmci Müjde ve Sevan Nişanyan çifti, "Nişanyan Evleri" olarak anılan ve tarihi Rum köy mimarisinin ruhuna sadık kalarak restore edilmiş otel ve pansiyonları ile hizmet sunuyorlar. Nişanyan Evleri beş odalı bir köşk ve dört bağımsız köy evinden oluşuyor. İster ev, isterseniz pansiyon odası kiralayabiliyorsunuz. Özellikle restoran kısmındaki yemeklerden ve buzlu mürver şurubundan içmenizi tavsiye ederiz. Toplamda yaklaşık 22 kişilik yatak kapasiteleri var. Müjde Nişanyan buradaki evlerini turizm için değil, kendileri için aldığını ve restore ettiğini belirtiyor. Hatta bu evlerin restorasyonu esnasında Sevan Nişanyan 10 ay kadar hapiste yatmak zorunda kalmış. Burası dinlenme adacığı olarak yıllarca onlara hizmet etmiş. Ancak bir süre sonra kaçınılmaz bir şekilde turizm yapmaya başlamışlar. Şirince'nin bu kadar popülerleşmesini büyük bir felaket olarak görüyorlar. Sevan Nişanyan: "Bu köy böylesine kuru bir kalabalığı kaldıracak kapasiteye sahip değil. Bu Türkiye'nin her yerinde görmeye alıştığımız bir 'sevgisinden öldürme vakası'dır. Eskiden evlerde şarap yapılırdı artık yapılmıyor. Eskiden köy kadınları dantel örerlerdi artık çarşıda satılan danteller Uzakdoğu işi. Burada resmi makamların, köy yönetiminin ve basının ortaklaşa işlediği bir cinayet var. Kalkınmak kötü bir şey değil ama bunu doğru yönlendirecek bir makam gerekiyor" diyor. Bu çarpık gelişme ile insanların bindikleri dalı kestiklerini ve bir süre sonra bu köyün de Bodrum, Kuşadası ya da Antalya'dan farkı kalmayacağı görüşündeler. Nişanyan Evleri'nde iki kişilik konaklama ücreti 85-120 dolar arasında. Yunanlı ve Türk yazarların romanlarına konu olan ve son yıllarda yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrayan Şirince, yakınında bulunan ve insanlara deniz ve güneşten başka hiçbir şey vermeyen turistik merkezlerden farklı olarak masalsı bir atmosfere sahip. Eski Rum evleri, taş kaplı dar sokakları, meyve şarapları, pasta lezzetindeki ekmekleri ve konuksever halkı ile akıllarda yer ediyor Şirince... İzmir'in ilçelerinden Selçuk'a 7 kilometre uzaklıkta etrafı zeytin ve meyve ağaçlarıyla kaplı dar, kıvrımlı ve dik bir yoldan ulaşılan Şirince, eski bir Rum köyü. Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan mübadelede Yunanistan'dan gelen göçmenler buraya yerleştirilmiş. Yamaca kurulmuş köyün beyaz badanalı iki katlı yapıları mübadele esnasında Yunanistan'a göç eden Anadolu Rumları'na ait. 185 haneli köyde büyük şehirlere göç nedeniyle genç nüfus sayısı gittikçe azalıyor. Köy son yıllarda büyük bir değişim içinde. Yerli halk büyük şehirlerde farklı hayatlar ararken, metropollerden sıkılmış olanlar da bu masalsı köyde yeni hayatlar peşinde. Dağ köyü Şirince'nin dış dünya ile bağlantısı çok zayıfken, yaklaşık 15-20 yıl önce yapılan asfalt yol sayesinde artık gelişmelere daha açık. Asfalt yolun yapımı ve pansiyonların çoğalmasıyla birlikte dışarıdan yoğun bir göç başlamış. Son birkaç yıldır şirkelerin tur programlarına Şirince'yi almaları ile haftanın belli günlerinde yoğun bir insan akınına uğruyor. Yine son yıllarda reiki, meditasyon ya da buna benzer spiritüel ilgi alanlarına yönelen grupların kamp alanı olarak seçtikleri yerlerin başında geliyor Şirince... Oturduğunuz kafe veya kaldığınız pansiyonda reiki ya da meditasyon yapan insan görüntüleri burada çok sıradan.
MUTLULUK BURADA GİZLİ Buraya sonradan yerleşen insanların çoğu pansiyonculuk yapıyor, kafe ya da restoran açıyor. Burada pansiyon, otel işleten ya da cafe ve restoran açanların hemen hepsi şehir hayatından sıkılan ve çocukLarıyla buraya yerleşen insanlar. Bu insanların hemen hepsinin hikayeleri şaşırtıcı bir şekilde çakışıyor. Yaptığımız sohbetlerden sonra hemen hepsinin emekli olmayı ve bir sahil kasabasına yerleşmeyi hayal ederken tesadüfler sonucu Şirince'ye yerleştiklerini öğreniyoruz. Yine çoğunun burada hayatlarının en mutlu günlerini geçirmeye başladıklarını söylüyor. İstanbul'dan ayrılıp üç yıldır burada olan Nurten ve Dündar Karagöz çifti de bunlar arasında... Çarşı içindeki eski bir Rum evini onarıp Sanat atölyesine çeviren çift, hayatlarının en güzel günlerini geçirdiklerini anlatıyor. Banka müdürlüğünden emekli Dündar Karagöz hobisi olan ahşap oymacılığını eşinin ressam atölyesinde mesleği haline getirmiş. Eşi ile birlikte evlerinin altında bulunan Sanat Evi atölyede ahşap hediyelik eşyalarını ve tablolarını yapıp satıyorlar. 35 yılldır evli olan Dündar çifti, yeniden hayatlarının baharını yaşamaya başladıklarını ve bunu Şirince'deki atmosfere bağladıklarını söylüyor. Tek şikayetleri ise, gazete bayii olmadığı için günlük gazete okuyamamak. İkinci hayatlarına burada başladıklarını söyleyen bir diğer çift ise Metin ve Gülbin Dener çifti. Zonguldaklı çift serbest ticaretle uğraşıyormuş. Ancak yaklaşık iki yıl önce tansiyon problemleri yüzünden Kuşadası'na yerleşme kararı almış. Son iki aydır da Şirince'de yaşıyorlar ve Tresor isimli bir kafe-restoran işletiyorlar. Restoranda patlıcan çorba, tatar kebabı, yufkalı kebap veya özel ev yapımı şuruplar özellikle çok iddalı. Buraya özgü bu lezzetler müdavimlerini oluşturmuş bile. Şirince şarapları ile de bir hayli nam salmış. Bu şaraplar daha önce evlerde yapılırken son 4 yıldır Helmut Kraus isimli bir Alman işletmecinin ortaklığındaki "Artemis Şirince Şarapçılık" fabrikasında üretiliyor. Almanya'da da şarapçılık işi yapan Kraus, fabrikada sofra şaraplarının yanı sıra ahudududan tutun da kavuna kadar her türlü meyve şarabı ürettiklerini söylüyor. Alkol oranı oldukça düşük olan bu şaraplar, sadece Şirince ve civarındaki bölgelerde satılıyor. Son iki yıldır Şirince'ye yerleşen Zeynep ve Tanju Tiftikçi çifti de Eski Sinema Şarapevi'nde buraya özgü meyve ve sofra şarabı satıyor. Zeynep Tiftikçi Şirince'de doğmuş ve büyümüş. Evlenince turizmci eşiyle Ankara'da yaşamaya başlamış. Ancak emekli olan çift şehir hayatından bıkınca çocuklarıyla Şirince'ye yerleşme kararı almış. Şarapevi binası Rumlar döneminde yağhane, yaklaşık 40 yıl önce ise sinema olarak kullanılmış. Burada yaklaşık 4 yıldır pansiyonculuk yapan Targu Taylanlar da tam anlamıyla ikinci hayatını yaşayanlardan. Taylanlar Almanya'da Borsa'da çalışırken, 1988 yılından beri pansiyon işleten annesine yeni bir işletmeci bulmak için gelmiş ve bir daha da geri dönmemiş. 1902 yılında yapılan eski bir Rum evi olan Erdem Pansiyon'da dünya ile bağlantısını kesmiş. Taylanlar her şeyin kader olduğuna inanıyor. Şu anda onu dış dünyaya bağlaya hiçbir teknolojik ürünle bağlantısı olmadığını da ekliyor, "İnsanlar bu pansiyona beyinlerini doldurabilecek zehirsiz bir ortam için geliyorlar" diyor. Almanya'da yaptığı işi sevdiğini ama mutlu olmadığını, burada çok daha mutlu olduğunu söylüyor. Şirince'de açılan ilk pansiyonlardan olan Erdem Pansiyon yılın 12 ayı açık. Mutlaka gidilmesi gereken yerlerden biri de kendine özgü mutfağı ve ev yapımı şaraplarıyla ünlü Artemis Şarapevi ve Restoran. Eski Rum ilkokulu olan binanın atmosferi çarpıcı. Restoranın ünlü müdavimleri var. Ege'nin Sofrası isimli kafe-restoran da gidilmesi gereken yerlerden. Yine bir aile işletmesi olan mekanda mevsimine göre taze peynir ve sebzelerle yapılan gözlemelerden tatmanızı öneriyoruz.
Aynur Erdem
|
|
|
|
|
|
|
|
|