Daha zor bir döneme doğru
Bitişikteki grafiklerde geçen üç yılın ve bu yılın dokuz aylık dönemine ait yatırım araçlarının reel getirileri görülüyor. 2001 sonbaharından 2004 sonbaharına kadar geçen üç yıllık dönemin en yüksek getirisi, en az riskli yatırım aracı olan Hazine bonosundan. Acaba önümüzdeki bir yıllık dönemde bu getiriler devam eder mi? Ya da yıldan yıla reel getirilerde süren düşüşe karşılık gelecek bir yıllık süreçte riskler artar mı? Kısaca bir yıla uzayan bir süreçte ekonomi ve finansal piyasalar bugünden nasıl görünüyor? Buna yanıt vermeye çalışacağız.
Üç aşamalı final Bizim gözlemimiz, içine girdiğimiz dönemin üç aşamalı AB finali süreci olduğudur. AB tarih verirse müzakerelerin fiilen başlayacağı zamana kadar yaklaşık bir yılı kapsayacak bu dönemde genelde riskler artabilir. Eğer hükümet bu risklere karşı gerekli adımları atabilirse, pekala fırsatların da artabileceği bir dönem olabilir. * Üç aşamalı AB finalinin ilk etabını, 6 Ekim'de açıklanması beklenen AB raporları oluşturuyor. Olumsuz sürprizlerle karşı karşıya kalabiliriz. Ve bu raporları hazmetmemiz zor olabilir. Hayal kırıklığına uğrayabiliriz. Rapor tarihi yaklaştıkça piyasaların ihtiyatlı tutumunun artması ise olumlu bir gelişme. * İkinci eşiği, 17 Aralık Zirvesi'nde Türkiye'ye şartlı müzakere çıkacak. Bunu hazmetmemiz biraz da 6 Ekim raporunu hazmediş biçimimize bağlı olacak. Piyasaların ve kamuoyunun 17 Aralık Zirvesi'ne nasıl bir beklenti ile gireceği bu eşiğin nasıl geçikeceğini belirleyecek. * Üçüncü eşik ise 2005'te müzakerelerin fiilen başlayacağı tarihte geçilmiş olacak. Bu tarih aynı zamanda AB konusunda hayatın gerçekleriyle yüzleşeceğimiz, müzakere sürecinin zorluklarıyla karşılaşacağımız bir tarihtir.
Dış zorluklar Bize göre yaklaşık bir yılı kapsayacak bu süreç, şimdilik geride bıraktığımız dönemden daha zor geçmeye aday. Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın dediği gibi, "Önümüzdeki dönem zor bir dönem olacak." Bu zorluğun bir kısmı dünyadaki gelişmelerden kaynaklanacak. * Petrol fiyatları yüksektir ve düşeceğine yönelik henüz bir beklenti yoktur. * ABD Merkez Bankası faiz artırmaya devam edecektir. Önümüzdeki dönem yüzde 1.75 olan faiz oranlarının en azından iki katına çıkarılması bekleniyor. Bu faiz artışı ucuz dolar dönemini bitirecek ve yurtdışından fonlamayı hem kamu kesimine hem de özel sektöre daha maliyetli hale getirecek.
İç zorluklar Önümüzdeki dönemi zorlaştıracak gelişmelerin bir kısmı iç kaynaklı olabilir. * Bunlardan ilki, cari açığı nasıl sürdürülebilir kılacağımızdır. Bu açığın böyle devam etmesinin kurlar üzerinde yaratabileceği tehlike şimdiye kadarki kazanımları yok edebilir. Cari açığa önlem alınmasının da maliyeti yüksek. * İkinci gelişme, enflasyonda üç yıldır süren hızlı düşüşte zor döneme gelinmesidir. Petrol fiyatları artıyor. Kurların düşüşü değil, artışı söz konusu. Sanayide işçilik maliyetlerini daha düşürmek zor. Yurt içi talep canlı. Bunlar enflasyonu düşürmenin önündeki engeller. * Üçüncü gelişme, siyaseti ve ekonomiyi bile peşinden sürükleyen AB gibi çok büyük bir beklentinin yerine aynı etkiyi yaratacak başka bir beklenti konulmasının zorluğudur. * Dördüncü gelişme, biraz da üçüncü gelişmeyle ilgili. İktidar partisi liderinin şartlı da olsa AB'den müzakere tarihi alınması sonrasında bir durum değerlendirmesi yaparak, kendine göre en avantajlı zaman olduğuna kanaat getirirse, bir erken seçim kararı alıp almayacağıdır. Tam olarak AB rüzgârının bitmediği, müzakere zorluklarının başlamadığı, muhalefetin güçlenmediği bir dönemde erken seçim iktidar partisi liderinin işine gelebilir. Erken seçim ihtimali dışlanamaz.
Hükümetin icraatı Enflasyonu tek haneli rakamlara kadar çektik. Kuru düşürebildiğimiz kadar düşürdük. Artık bundan sonra geriye işin daha zor kısmı kaldı. AB beklentisi de aşamalı bir şekilde son bulacak. Belki 2005 sonbaharında bir erken seçim gündeme gelebilecek. Dünyadaki gelişmeler de riskleri artırıcı nitelikte. Bütün bunlar önümüzdeki dönemde hükümetin performansını ve Türkiye'yi yönetme becerisini daha önemli hale getiriyor. Eğer hükümet yeni hamleler yapamaz, yeni büyük beklentiler yaratamazsa, önümüzdeki dönem risklerin daha ön plana çıkacağı bir dönem olabilir. Buna karşılık reel faizlerin düşmesi gereği de ortada. Peki risk artışına rağmen bu nasıl olacak? Bu da başka bir yazının konusu.
Sonuç "Ay dolunay olunca küçülmeye başlar Japon Atasözü
|