| |
Cem dönüyor, peki ya Derviş?
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin dışındaki sosyal demokrat siyasilere ve oluşumlara kucağını açtı: "Gelin, CHP çatısı altında bütünleşelim. CHP otobüsü yarın saat 05'te Hacıbektaş'a hareket edecek. Saat 05'e kadar arkadaşlarımız kararlarını alsınlar, CHP Genel Merkezi'nin önünden kalkacak otobüse gelsinler, yerleri hazır." YTP Genel Başkanı İsmail Cem bu çağrıya "Hepimizin bir araya gelmesi gerek. Ben bu yolda çok önemli bir adım atan sayın Baykal'a teşekkür ediyorum" dedi ve ekledi: "Hepimizin ne kadar gücü varsa, dağarcığımızda ne varsa, bir araya getirmek ve hep birlikte iktidar yürüyüşünü başlatmak durumundayız." Sonra CHP Genel Merkezi önündeki otobüse binip, Baykal'la iktidar yolculuğuna çıktı. Hayır efendim, böyle olmadı. Biz yalnızca Michael Moore'un 9-11 Fahrenheit filmindeki gibi, değişik tarihlerdeki gelişmeleri harmanladık. Ya da sinemacıların deyimiyle kurguladık. Baykal "Otobüs kalkıyor" çağrısını 2002 Ağustos'unda yapmıştı. Ve şöyle eklemişti CHP lideri: "Sonra herkes pişman olur. 12'ye 5 var. Sonra saat çalar. Tarihi bir kavşaktayız." Cem'in "Hepimiz bir araya gelmeliyiz" cevabı ise dünün ve önceki günün tarihini taşıyor. Çünkü 25.5 ay önce Baykal'ın o çağrısına tepkisi farklı olmuştu: "Bu, Baykal'ın bozguncu, her seçim öncesi gündeme getirdiği klasik, eskimiş ve taktik amaçlı birleşme söylemlerinden biri. Umurumda bile değil."
Otobüs boş gitti Sonuçta Baykal'ın otobüsüne o günlerde sadece Kemal Derviş bindi. "Keşke İsmail Cem de burada olsaydı" diye hayıflanarak. Baykal da "Bize Derviş yeter. Derviş parti değil ama bir güç" dedikten sonra şoföre talimatı verdi: "Bas gaza..." Ve otobüs uzun yolculuğu 3 Kasım 2002 gecesi Ana Muhalefet terminalinde noktaladı. İsmail Cem, Hüsamettin Özkan ve arkadaşlarının yine solda ama başka güzergah izleyen otobüsleri ise derin bir uçuruma yuvarlandı. YTP'li kazazedelerin çoğu köşelerine çekildi, yaralarının tedavisiyle uğraşıyorlar. 2002 sonbaharında CHP otobüsünde kendisine önlerde ayrılan koltuğa burun kıvıran İsmail Cem ise şimdi otostopçular veya şehirlerarası otobüs şoförlerinin jargonuyla "keklikler" gibi ayakta yolculuğa razı. Bereket muavinin "İlerleyelim beyler", "Biraz daha sıkışın beyler" demesini gerektirecek bir izdiham yok. Zira binen olduğu kadar inen ya da indirilenler de bir hayli fazla.
CHP'li bağımsızlar On gün önce Derviş'le uluslararası bir sempozyumda biraraya geldik. Gülerek, "CHP'li bağımsızım" dedi. Partide kaydı var, kuydu yok. Adı var, esamesi pek yok. Oysa Avrupa onun en önemli katkıyı verdiği, Türkiye'nin AB üyeliğinin artıları ve eksilerinin bilimsel olarak ortaya konulduğu müthiş araştırmayla çalkalanıyor. "Bu tıkanmış politikalarla, bu yorgun yönetimle, toplumun beklentilerine cevap veremeyen bu programla biz bir yere varamayız" diyen ve adları "Genel Merkez muhalifleri"ne çıkanlar da otobüs dışında. Meclis'te CHP'lilerle birlikte hareket ediyor ve oy kullanıyorlar ama artık CHP'li değiller. Baykal, parlamento dışı sosyal demokratlara gösterdiği ilgiyi ve bağışlayıcılığı, parlamento içi sosyal demokratlardan da esirgememeli. Tabii "Birleşme ve bütünleşmeden de hız alarak CHP'nin güçlü bir iktidar seçeneği oluşturmasının, ülkemizin ve insanımızın karartılmış ufkunu aydınlatacağına" inanıyorsa. Yani kendi sözlerine...
|