Borsadaki kaybı ne karşılar?
Borsayı daha ileriye ancak reel faizlerin düşmesinin ve buna karşılık şirketlerin dağıttığı kâr paylarının artmasının taşıyabileceğini belirtmiştim. Eğer şirketler daha çok kâr edip, bu kârı da küçük hissedarlarıyla paylaşmayacaksa, borsa endeksi daha ileriye gitse de, bunun sermaye piyasasına pek hayrı olmaz. Çünkü, o zaman borsa şişmiş olur. Her şişen balon gibi sonunda patlar. Bu durumda her seferinde trene son anda binme alışkanlığı olan geniş yığınlar yine mağdur olur. Şirketler kesiminde iyileşme ve bu iyileşmenin küçük hissedarlara yansımadığı bir borsa canlanması, en başta piyasanın kendisine zarar verir.
Şirketlerin cimriliği Bu açıdan borsa şirketlerine veya borsaya gelmeye hazırlanan şirketelere büyük sorumluluk düşüyor. Çünkü bu piyasadan en büyük yararı şirketler elde ediyor. Şirketler halka arz ve sermaye artırımları yoluyla bu piyasadan 24 milyar dolar gelir elde ettiler. Buna karşılık hisse senetlerini alan yerlisi yabancısı, kişiseli kurumsalı tüm yatırımcıların elindeki değer, yani halka açık kısmın değeri 20.8 milyar dolar. Yatırımcıların 24 milyar dolara aldıkları hisse senetlerinin şu anki değeri 20.8 milyar dolar. Aradan geçen bunca yıla, alınan bunca büyük riske rağmen böyle bir kayıp söz konusu. Bu da küstürülen, doğru dürüst temettü dağıtılamadığı için oyuncu olmaya, günlük al-satçı olmaya zorlanan yatırımcıları cezbetmek için, ne yapılması gerektiğine iyi bir örnek. Yandaki tablodada var. Temüttü veren şirket sayısı yıllar itibariyle giderek düşüyor ve yüzde 65-70'lerden yüzde 30'lara iniyor. FİNNET'in hazırladığı verilere göre, 1990 yılından bu yana düzenli temettü ödeyen şirket sayısı sadece 16. 1999'dan bu yana düzenli temettü ödeyen şirket sayısı 37. Temettü ödeyenlerin dağıttıkları ortalama kar payı ise yüzde 50. Bu da SPK'nın getirmeyi düşündüğü yüzde 50 temettü dağıtma oranına eşit. Piyasada işlem gören 300 civarında şirkete karşılık düzenli temettü dağıtan şirket sayısının 37'de kalması dikkat çekici.
Yeni çıkış kapısı Zaten dünyada da 2000 yılı borsa çöküşlerinin ardından sermaye piyasaları yeniden yapılanırken temettü verimliliğe dönüldü. Vergi ülkesi ABD bile temüttü ödemelerini teşvik etmek amacıyla kâr paylarından alınan vergiyi kaldırdı. 360 milyar dolara varan kâr payı vergisinden vazgeçildii. Türkiye de temettü yoluyla sermaye piyasalarını geliştirme yoluna gecikmeli bir şekilde giriyor. Gecikmede 2001 yılında yaşadığımız büyük krizin payı var. Ancak bu kriz sonrası şirketlerin yeniden yapılanmaya başlaması ve girdikleri verimlilik kulvarında karlılığı yakalamaya başlamaları borsanın yeni çıkış kapısı. Böyle şirket sayıları çoğaldıkça, borsa şirketleri içinde de yeniden yapılanma aşamaları geçiren, rekabet gücünü ve karlılığını artıran, bu karını paylaşan şirket sayısı çoğaldıkça, borsa altıncı büyük yükselişine devam edebilecek. 2001 krizi sonrası yeni dönemde para özellikle de öz sermaye çok daha önemli hale geldi. Bu sermaye de geniş toplum kesimlerinde var. Yeterki aracılık mekanizmaları iyi çalışsın. Şirketler nasıl ki bankadan aldıkları krediye bir faiz ödüyorlarsa, hatta sermaye piyasasında çıkaracakları tahvile faiz ödeyeceklerse, hisse senedi yoluyla para toplamanın da bir bedelinin olduğunu artık kabul etmeleri gerekecek.
Sonuç "İhtiyaç herşeyi öğretir, bir çok şeylerden de vazgeçirir" Turgenyev
|