kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Sizin evde dırdır sorun yaratıyor mu yoksa çoktan alışkanlık haline mi geldi?
Sizin evde dırdır sorun yaratıyor mu yoksa çoktan alışkanlık haline mi geldi?
"Kadın kotası" yazarı ne anlama geliyor?

Sizin evde dırdır var mı dırdır?

Reha Muhtar sordu, Mehmet Barlas ile Emre Aköz yanıtladı. Sadece kadınlar mı dırdırcı? Aldatılan eş intikamını dırdır ederek mi alır? Tamer Karadağlı eşinin dırdırı yüzünden mi Rusları otele götürdü? Bu tartışma çok konuşulacak.

Emre Aköz
Barlas kadın tribününe oynuyor
Mehmet Barlas kadın tribününe oynuyor. Kadın okurlarına şirin gözükmek için. Herhalde kendisinin bir okunma problemi var. Yoksa niye yazsın "Kadın dırdır yapmaz" diye? Bu tip yazarlara kadın kotası diyoruz.

Mehmet Barlas
Asıl dırdırcı Emre'nin kendisi
Emre homongolos (kadın düşmanı) gibi davranıyor. Arzu Karadağlı röportaj verirken belki dişini sıkıyordu. Aşağılanmış hisseden eşe magandaca yaklaşıyor. Erkek şovenliği bu.


***

Sizin evde dırdır sorun yaratıyor mu yoksa çoktan alışkanlık haline mi geldi?

Bu tartışma çok konuşulacak. Uzun bir zamandır SABAH Gazetesi'ndeki köşe yazılarında kadın dırdırı konusunda atışan Mehmet Barlas ve Emre Aköz ilk kez karşı karşıya. Ateş Hattı'nın yaratıcısı, gazeteci Reha Muhtar'ın sorularını yanıtlayan Aköz ile Barlas arasında zaman zaman gerilim yaşandı, sesler.

Aslında tartışma Tamer'in seks kasetleri ortaya çıktıktan çok sonra başladı. Herkes "Arzu bu olaydan sonra Tamer'den boşanmalı" diyordu ki bizim Sevgili Emre Aköz ortaya çıktı. "Asıl," dedi, "Tamer, Arzu'dan ayrılmalı. Çünkü Arzu bu evlilik sürerse ömür boyu bu olaydan dolayı Tamer'in kafasını yiyecek. Dırdır edecek duracak. Çünkü kadın bu olayı unutmaz ve her seferinde erkeğin başına kakar... Tamer bundan sonra bu dırdırı hayatı boyunca çekecek... Çünkü kadınlar dırdır yöntemiyle amaçlarına ulaşırlar..." Emre'ye cevap Sevgili Mehmet Barlas'tan geldi... Arzu'dan hareketle kadınları dırdırcı ilan eden Emre'ye, Barlas "Bu adam homongolos (kadın düşmanı) deyiverdi... Barlas, "Ne yani Arzu'nun dırdırı yüzünden mi Tamer, Rus kadınlarla seks yapıyordu?" dedi ve gerisini ATEŞ HATTI'nda konuşmak üzere Emre'nin karşısına geldi oturdu.

MEHMET BARLAS: Demek istediğim şu. Emrenin cesaretine şaşırıyorum. Gerçekten insanlığın temelini oluşturan en kutsallar anne, kız kardeş, evlat. Topyekün bütün kadınlığı duygusuz diye damgalamasını benim vicdanım kabul etmiyor. Anne gibi, bacı gibi kavramlar yok öyle mi?

EMRE AKÖZ: Peki sen nereye oynuyorsun?

REHA MUHTAR: Yani şöyle sorayım o zaman. Anne, kızkardeş onlar da mı dırdırcı?

MEHMET BARLAS: Şimdi bu anne bacı meselesi değil. Biliyor musun nasıl başladığını?

REHA MUHTAR: Tamer Karadağlı'nın eşiyle başladı?

EMRE AKÖZ: Barlas da dahil olmak üzere herkes akıl verdi, Arzu Hanım'a. Şimdi birisi 'hemen tekmeyi vur' dedi. Bir başkası 'al bavulunu çek git evden' dedi. Bir başkası, mesela Hülya Avşar, 'Hayır dur arkadaş 4 ay bekle, ondan sonra karar ver' dedi. Barlas 'Hayır evliliğini sürdür' dedi. Hatta o yüzden de bilge ilan edildi biliyorsunuz.

BARLAS: Şimdi Emre, Tamer Karadağlı'nın fahri danışmanı olmuş. Akıl danışmanı.

MUHTAR: Tamer'e akıl danışmanlığı yaptığına göre, ne öneriyorsun ona? Ne yapsın bu durumda?

AKÖZ: Şimdi ne dedim ben? Dedim ki Tamer Bey'in büyük bir hatası oldu değil mi? Olay ortaya çıktı bilmem ne? Nahoş bir durum... Eğer bu ikili evli kalmaya devam ederse, öyle bir olay ki unutulmayacak. Ve yerli yersiz uygun ya da uygunsuz bir durumda alışveriş yaparken, yatakta uyurken ya da televizyon seyrederken ya da en ufak bir sorunda Arzu Hanım'ın en ufak bir talebi yerine getirilmediğinde bu olayı hatırlatarak Tamer Bey'in başının etini yiyecek... Dünyayı ona zindan edecek.

MUHTAR: Her olayda mı hatırlatacak diyorsun sen?

AKÖZ: Her durumda... Hiç farketmez. 'Ne biçim ceket bu' diye tersleyebilir. Tamer 'Ne var ceketimde?' derse, 'Sen zaten o gün de bilmem ne giymiştin' diye başlar. Öyledir.

MUHTAR: Senin eşin de öyle mi yapar? Sizin eşiniz öyle bir şey söyler mi?

AKÖZ: Evet.

MUHTAR: Yani her olaydan bir maraz çıkartacak? Kaç yıl sürer bu?

NUR ÇİNTAY (Emre'nin eşi, o da gazeteci ve yazar): Ömür boyu sürer. Yıllarca... Kadınlar asla unutmaz.

BARLAS: Hayır, aynı hatayı kadın yapsa erkek de zulüm etmez mi 'Sen şunu yaptın, sen bunu yaptın' diye...

AKÖZ: Erkek dırdır yapmaz ki. Erkek ya öldürür, ya döver, ya boşar...

BARLAS: Anlattığınla magandaları tarif ediyorsun.

AKÖZ: Yaa erkeklerin yapacakları bunlardır...

BARLAS: Sen Türk erkeklerine, maganda diyorsun yani öyle bir şey yok ki.

AKÖZ: Şimdi kadın gider mesela o da aldatır... Bu olayın karşılığı, bu dırdır dediğimiz bazen kişiliğe yönelik bazen de duygulara yönelik bir örseleme harekatını yapmak. Erkek başka türlü cevap verir.

MUHTAR: Peki bu hayatı boyunca Tamer'in üzerinde kalacak öyle mi? Arzu senin deyiminle sürekli dırdır edecek.

AKÖZ: (Eşini göstererek) Bakın hanımefendi de söylüyor.

MUHTAR: Eşiniz hanımefendi de yaptı mı hiç size?

AKÖZ: Tabii ki...

MUHTAR: Demek senin de aldatma gibi hataların oldu?

AKÖZ: Hayır öyle bir hatam olmadı. Hiç farketmez... Herhangi bir şey kadın dırdırının konusu olabilir. Yani her şey kullanılır.

MUHTAR: Her şey dırdırın konusu ise her zaman mı dırdır ediyor kadın?

AKÖZ: Yani düşünün ki her şey dırdırın konusu olabiliyor değil mi? Düşünün ki bu hani bu olayda bir de kamuoyuna yansımış bir aldatma durumu var. Eyvah ki ne eyvah yani.

MUHTAR: Bu şartlar altında boşansın mı Tamer? Yani senin deyiminle bu dırdırı çekmektense boşansın mı, bunu mu öneriyorsun?

AKÖZ: Ben öyle yazdım. Evet? Ama bu espri yani... Adam diyebilir ki 'Hayır ben bu dırdırı çekeceğim kardeşim, evliliğimi de sürdüreceğim 'diyebilir, bunu söyleyebilir. Ama benim iddiam şu hayatı boyunca, bu şeyi çekecek yani.

MUHTAR (Emre'nin eşi Nur Çintay'a dönerek): Öyle mi, hep yapacak mı bunu?

NUR ÇİNTAY: Evet... Kadınlar ve filler asla unutmaz... Mesela bir talepte bulundu kadın... Tatili bir otelde geçirmek istedi... Tamer de o anda tatil yapmak istemedi... Hemen Tamer Karadağlı'ya diyecek ki "o.....'larla otele gitmesini biliyorsun ama..."

MUHTAR: Peki Tamer'in ne yapması lazım?

NUR ÇİNTAY: Hiçbir şey yapamaz... Yani, böyle bir şey olup bittikten yaşandıktan sonra hakikaten ölene kadar bu çekilecek.

MUHTAR: Durumun felaketine bakın... Çekecek günler var daha anlaşılan. Peki sevgili Barlas sence durum bu kadar vahim mi?

BARLAS: Katılmıyorum. Katılmadığım nokta şu.

MUHTAR: Yani öyle yapmayacak mı?

BARLAS: Yapabilir de yapmayabilir de. Yani şu anda öfkesinin dinmesi lazım. Eğer aklı başında bir kadın ise bir tercih yapacak. Evliliğimi koruyacağım ben, diyebilir. Bu adama seviyor muyum, sevmiyor muyum? Evliliğime devam edecek miyim, etmeyecek miyim bir kere buna karar verecek. Bu kararı verdikten sonra davranışlarını ona göre ayarlayacak. Ve mantığın gereği bu. Ben her dakika onun başının etini yersem, Emre'nin söylediği gibi dırdırcı olursam bu işin sonu yok diyecek. Belki de 'hemen boşanalım' diyecek. Ama aklı başında bir kadınsa ve gerçekten Tamer Karadağlı'yı seviyorsa diyecek ki 'bir kaza geldi başıma, trafik kazası ve bunu yenmeyi deneyelim' diyecek. Böyle satanist bir çizgiye oturtmak ancak böyle kadınlardan nefret eden, böyle kadın ruhundan anlamayan...

MUHTAR: Emre Bey'den bahsediyorsunuz?..

BARLAS: Hayır. Ben maganda erkeklerden bahsediyorum. Herhalde Emre Bey öyle değil.

MUHTAR: Ama bunları söyleyen Emre Bey.

BARLAS: Ama Emre Aköz'ün eşine ne kadar şevkatle baktığını görüyorum... Bence Emre yazar yabancılaşması içinde rol yapıyor.

MUHTAR: İnanmadığı bir şeyi mi söylüyor?

BARLAS: Kesinlikle inanmadığı bir şeyi söylüyor. Çünkü bu insan bir erkek.

MUHTAR: Yani tiraj almak için mi söylüyor?

BARLAS: Bilmiyorum.

MUHTAR: Yazar olarak tiraj almak için mi söylüyor?

BARLAS: Yani bir erkeğin bütün kadınlara bu gözle bakmasını aklım kabul etmiyor. Yani kadın olmadan erkek olmaz... Yani, kadın olmazsa doğmazsın. Hadi diyelim suni yoldan doğdun... Emre'yi tüp bebek olarak kabul edelim. Yani kadın doğurmamış tüpten çıkmış. Yine de dünyaya geldiğinde kadınları tanıdıkça sevecek... Bu kadar insafsız olamayacak... Yani çok insafsız. Bütün kadınlar dırdırcı mı teessüf ederim.

AKÖZ: Bana cevap değil bunlar. Ben bir tahminde bulundum ve 'Arzu, Tamer'e dırdır edecektir' dedim. Zaten biliyorsunuz Savaş Ay röportaj yaptı. Savaş Ay'ın röportajında da 'Aramızda şiddet olmadı' diyor Arzu Hanım. Ama ben dilimle o şiddeti yaparım diyor. Hem de öyle bir yaparım ki Tamer bana 'Boyu 1.60, 1.58'de dili var' diyor.

BARLAS: Pardon bir şey anlamak istiyorum, anlamak istediğim şu. Sen sadece Tamer Karadağlı'nın karısının mı dırdırcı olduğunu söylemek istiyorsun yoksa bütün kadınların mı? Şimdi tarih boyunca para ve siyasi iktidar aynı zamanda evdeki erkeklerde... Şimdi kadın ikinci planda kadın daha zayıf... Şimdi bu ikinci planda olan insanın da tabii ki talepleri var. İşte bu taleplerin bu arzların yerine getirilmesini istiyor. Emre buna dırdır diyor.

AKÖZ: Yani dırdır amacına ulaşmak, dediğini yaptırabilmek için güçsüz olanın yani kadının aynı Barlas'ın anlattığı tarihsel süreçte hep ikinci planda kalması işte ezilmiş sömürülmüş diyerek algıladığımız kadının dediğini, istediğini, arzusunu yerine getirmesi için erkeğe karşı uyguladığı bir dil silahıdır.

MUHTAR: Yani kadın konuşunca dırdır, erkek konuşunca adına konuşma mı, diyoruz?..

AKÖZ: Şimdi siyasi nutuk atma konusunda ve mesela işte televizyonda ya da halk önünde üstün performans sergileme konusunda erkekler kadınlardan daha iyi bunu biliyorum. Mesela Hitler çıkıyor olağanüstü nutuklar atıyor müthiş... Koca bir ulusu bir şekilde sürüklüyor. Fakat gündelik hayatta kadının konuşma becerisi erekten daha gelişmiş. Bunca yıldır kullanıyor. Ben o yüzden 'kadın dırdırı diye birşey vardır, erkek dırdırı diye bir şey yoktur' diyorum... Tabii istisnalar hariç...

MUHTAR: Ama sen kadının gündelik konuşma yeteneğine dırdır, Hitler gibi bir adamın konuşmasını ise müthiş bir hitabet gücü diyorsun... Hitler'e gösterdiğin toleransın onda biri kadına karşı yok...

BARLAS: Emre'nin bu hali beni çok rahatsız ediyor.

AKÖZ: Şöyle, dırdır kadının gündelik hayattaki konuşma stilinin adı... MUHTAR: Peki günlük hayatta bu dırdırı nasıl engelliyorsun?

AKÖZ: Ben hayatımdaki hiçbir kadının, annem dahil dırdırını durduramamışımdır.

MUHTAR: Dırdır sorun yaratıyor mu hayatında? Yoksa alışkanlık mı yaptı sende?

AKÖZ: Ne demek bu?

MUHTAR: Senin deyiminle dırdır bir alışkanlık haline mi geldi? Artık eskisi kadar korkutucu gelmiyor mu sana?

AKÖZ: Hayır, kadınların bazı özel yetenekleri var bu konuda. Hangi sözün erkeği yaralayacağını, üzeceğini, neleri duymaktan çok rahatsız olacaklarını bilir kadınlar. Ve o yarayı kaşırlar... Çünkü hepimiz travmalardan geçerek geldik çocukluğumuzdan. Dolayısıyla hepimizin hayatında bir eksiklik duygusu, bir rahatsızlık vardır.... Hatta öyledir ki; insan kendisi de bilmez onu. Ama kadın onu hisseder. Yani "Ne söylersem adamı yaralar, yav sus be kadın dedirtirim" diye... Bunu bilir ve söyler...Yumuşak karnından işlemeye başlar. İşlemeye başlayınca adam da ne yapar. Hani, ev örneğinden gitmiştik. Erkek, "Tamam, hay Allahım evi değiştireyim, şu dırdıra bir son vereyim" der. Bu budur ama bu da bir şeyi değiştirmez. Yeni eve geçtikten sonra da bu sefer "Yok perdeleri değiştirelim, yok bilmem neyi değiştirelim" diye böyle devam eder.

MUHTAR: Annenizle ilişkilerinizde problem var mıydı?

AKÖZ: Ne demek bu. Yoktu... (Son derece ciddi) Ne alakası var bu konunun...

BARLAS: Reha Freud'a atıfta bulunuyor... Daha doğrusu Adler'e...

AKÖZ: Lütfen aynı soruyu Barlas'a da sor

MUHTAR: Ama bu sizden kaynaklanan bir şey. Kadınları hep erkeklerin yumuşak karnına çalışan yaratıklar olarak anlattınız. Acaba bu sorun anneden mi başladı... Genelde öyle olur da?

AKÖZ: Ama ben "Kadının her konuşması dırdırdır, her söylediği dırdırdır, kadın sürekli ve sadece dırdır eder" demiyorum... Bu kadınların etkin bir şekilde erkeklere karşı kullandıkları bir yöntemdir... Bu kadar basit.

MUHTAR: Siz kaç senedir evlisiniz Sayın Barlas?

BARLAS: Ben 37'nci seneye giriyorum.

MUHTAR: Böyle bir şey hissettiniz mi? Yani böyle bir dırdır yöntemi hissetiniz mi karınızdan?

BARLAS: Ben dırdır yöntemi falan hissetmedim... Normal tartışmalar gördüm. Benim istediğim şey ya da onun istediği şey gündeme geldiği zaman tartışılır, bazen kavga ederiz, bazen de etmeyiz. Sonuçta ben buna dırdır demem.

MUHTAR: Emre, "Arzu bunun intikamını mutlaka alacaktır buna hazırlıklı olsun" diyor.

BARLAS: Şimdi intikam değildir o aslında Karadağlı'nın başına gelenler karısının dırdırından ötürü gelmemiştir. Yani Tamer Karadağlı, Arzu hanım evde çok dırdır ettiği için gidip Rus kadınlarını kiralayıp otele atmamıştır. Otele kadınları attığı için Emre, Tamer Karadağlı'nın kadının dırdırından korkması gerektiğini söylüyor. O tahminde bulunuyor, hava durumu tahmini yapıyor. Maymunların muz sevmesi gibi kadınlar da dırdır yapar! Öyle bir şey olur mu?
DİĞER RÖPORTAJ HABERLERİ
 Mustafa Dağıstanlı: Yaşar Doğu bana küsmüş haberim yok
 Türkiye'nin ilk biseksüel filmi kapalı gişe oynuyor
 Kendine aşık ettiren model
 Huysuz'un fendi, Seyfi'yi yendi
 Koç bugün "Vira bismillah" diyecek
 AB'de tansiyon hep yüksek, acaba neden
 Bütün mesele hayat, seks, ölüm
 Bizi evimizden etmeyin
 Ünlü edebiyatçıları mızın eşleri kocalarından daha renkliymiş
 Zina suç mudur, değil midir yatağımızdaki düşman kim?
 Beyaz: "Herkes sanatçılar gibi zinaya hazır değil"
 Böyle futbol tartışması hiçbir yerde görülmedi
 50 yıldır güzel kadınlara ayakkabılarını giydiriyor
 Hiç aşık olmadım, önce şampiyon olmak istedim
 Halter yakında milli spor olacak
 Futbolcuların sırdaşı kadın psikolog
 Futbolcular tatlı müptelası
 Futbolcular tatlı müptelası
 Bir kadın için buradan daha güvenli bir yer bulamazsınız
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
    Hobi
  » Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
Siyah beyaz fotoğraflarla 'İstanbul 1935'
Siyah beyaz fotoğraflarla 'İstanbul 1935'
Goethe Enstitüsü yeni bir sergiye ev sahipliği yapıyor. 29 Eylül- 22...
Bu festival mimarlar için
Bu festival mimarlar için
Arkitera Mimarlık Merkezi'nin bu yıl ilk kez düzenleyeceği İstanbul...
Hint kıtasından Antep mutfağına
Gaziantep yemekleri üzerine yapılan tartışmaların kebapla sınırlı...
Sokak yemekleri tarihe karışıyor
Sokak yemekleri bizim gibi çağdaşlaşma özentisi içindeki ülkelerin...
İlk ve tek Türk Shaolin rahibi
Yaklaşık 20 yıldır ülkemizde yaşayan Yang Fu Lin 11 yılını bir Shaolin...
Bu müzede dokunmak serbest
Atina'nın da artık bir Özürlüler Müzesi var. Kallithea semtinde kurulan müzede...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.