Kim gider, kim kalır?
Tam da "Mankenlerin Atatürk'ü Samsun'a gönderme biçimleri ve psikolojik faktörler" başlıklı "aşırı bilimsel" bir yazı kaleme almak için hazırlanıyordum ki, her şeyi alt üst eden "flaş haber" Kızılcahamam'dan geldi. Haber şuydu: Başbakan Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam'da Fenerbahçe-Manchester maçını seyretmek yerine milletvekillerinin şikayetlerini dinlemeye devam etti! Bu haber bir anda kişisel gündemimi değiştiriverdi. Çünkü "ihmal edilmiş Fener maçı", durumun sanıldığından daha ciddi olduğunu haykırıyordu.
*** İşin ciddiyeti şudur: AK Partili milletvekilleri mutsuz ve ne yazık ki bu mutsuzluğun kökeninde "memleket meseleleri" değil, iki yıldır çeşitli nedenlerle bastırılmış ama artık dizginlenemeyen kişisel ihtiraslar var. AK Parti'de her milletvekili bir yere gelmek istiyor! Kimse kendisinde bir "kifayetsizlik" görmüyor çünkü "ihtiras" her şeye egemen olmuş durumda! AK Parti'nin önde gelen bir isminin "Eğer Başbakan, 'Benim adayım Bülent Arınç' demeseydi Meclis başkanlığı seçiminde rezil olurduk" demesi, olayın boyutlarını anlamamız için yeterli. Meclis başkanlığı bir yarış alanı olmaktan çıktı ama şimdi gündemde parti yönetimi ve Meclis'teki diğer iştah kabartıcı mevkiler var. Milletvekilleri şimdi bu mevkiler için çırpınıp duruyorlar. Tayyip Erdoğan gibi "Makam mevki fanidir, asıl olan davadır" geleneğinden gelen bir siyasetçinin bu tabloyu "siyasetin gereği" gibi görmesini, durumu olağan karşılamasını bekleyemeyiz. Çünkü onun zihin haritasında bu tablonun adı yozlaşmadır, çürümedir. Erdoğan bu tabloya mutlaka neşter vuracaktır.
*** Yani bir siyaset gözlemcisi olarak öteden beri savunduğum "Kabinede revizyon beklenmemeli" görüşümü revize ettiğimi buradan ilan ediyorum. Evet, bir değişim kaçınılmaz görünüyor! Ancak bu değişim "başarısız bakanları gönderme" mantığıyla gerçekleşmeyecek. Bunun yerine kabinede görev alan partinin "ağır topları"ndan bazıları, parti yönetimine ve Meclis grup yönetimine kaydırılacak! Böylece parti yönetiminde ve Meclis idaresinde milletvekillerine "dava şuuru" kazandırabilecek, inisiyatif sahibi ve ağırlıklı isimler yer alacak.
*** Bu arada Erkan Mumcu, Hüseyin Çelik, Beşir Atalay gibi isimlerin kabine dışında kalabileceklerine dair söylentilerin tamamen uydurma olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Milletvekilleri bu isimlerden "İşimizi yapmıyor, bize ilgi göstermiyor" diye şikayetçi olmuş olabilirler ama Tayyip Erdoğan, milletvekillerinin "iş" ve "ilgi"den neyi kastettiğini bilecek kadar deneyimlidir.
|