| |
|
|
Türkiye kavgası kızışıyor
Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili en sert tartışmalar Fransa'da yapılıyor. Çünkü hem sağ, hem de sol bölünmüş durumda. Bu kafa karışıklığının halka nasıl yansıdığını belirlemek için "Le Figaro" gazetesi, "Ipsos" kamuoyu araştırma merkezine bir anket yaptırdı. Sonuç: Fransızlar'ın yüzde 56'sı Türkiye'nin üyeliğine karşı, yüzde 36'sı ise destekliyor. Bizce hiç de fena değil. 3 nedenden ötürü: 1- Türkiye karşıtlarının oranı giderek azalıyor. Aynı kurumun Haziran'da yaptığı araştırmada "hayır" yüzde 61'di, "evet" ise yüzde 31. Ayrıca son 3 yılda Fransa'da çeşitli araştırmalarda Türkiye karşıtlarının oranı hiçbir zaman yüzde 58'in altına inmedi. Son olarak üç gün önce "Le Monde" gazetesinin anketinde, oy veren 7.371 okurun yüzde 65.6'sı "hayır" dedi, sadece yüzde 32'si de "evet." 2- "Hayır" diyenlerin çoğunluğunu sağ eğilimliler oluşturdu. Oysa bu yıl yapılan üç seçim, Fransızlar'ın çoğunluğunun sola kaydığını gösterdi. Sosyalist Parti yönetimindeki bölünmeye karşılık, sol taban Türkiye'nin üyeliğine daha sıcak bakıyor. 3- Araştırmaya katılanların yüzde 63'ü "ileride" Türkiye'nin üyeliğini destekleyebileceğini ifade etti. Bu da, müzakere süreci sonunda Türkiye yandaşlarının çoğunluğa ulaşabileceğini gösteriyor. Bu, önemli bir ayrıntı. Gelecek ay iktidardaki Halkçı Hareket Birliği'nin başına geçecek Maliye Bakanı Nicolas Sarkozy, Türkiye'nin üyeliğinin referanduma götürülmesini istedi. İlk bakışta aleyhimize gibi görünen bir gelişme. Ama aslında pek öyle değil. Sarkozy, Türkiye referandumunun müzakerelerin sonuçlanmasından sonra yapılmasını talep ediyor. Yani 2015 dolaylarında bir tarihte. Böylece Fransa'da gelecek yıl bu zamanlar referanduma sunulacak AB Anayasası'nın Türkiye oylamasına dönüşmesini ve reddedilmesini önlemeye çalışıyor. Gerçekten de AB Parlamentosu seçimlerinde olduğu gibi AB Anayasası referandumunda da Türkiye'nin ana kampanya konusu yapılması tehlikesi var. Başta Fransızlar olmak üzere AB halklarına Türkiye'nin "hemen" üye olmayacağı iyi anlatılamazsa, Anayasa'nın reddedilmesi önlenemeyecek. Bu sonuç da AB'de çok ağır bir kriz yaratacak... Özetle sadece 17 Aralık'taki Brüksel zirvesine kadar değil, 2005 boyunca da AB halkları ve siyasileri Türkiye ile yatıp Türkiye ile kalkacak. Kendimizi hazırlayalım.
|