| |
|
|
Bekaret kemeri
Çalışmalarını Max Planck Enstitüsü'nde sürdüren Prof. Ahmet Mumcu, bir Alman hukukçu ile sohbet ediyormuş. Bizdeki zina tartışmalarını öğrenen hukukçu şöyle demiş: "Ne diye uğraşyorsunuz? Nikah sırasında hem erkeğe, hem de kadına, Orta Çağ'daki gibi birer bekaret kemeri takılsın. Erkeğin anahtarı kadında, kadınınki erkekte dursun. Böylece kimse kimseyi aldatamaz." (Melih Aşk, Milliyet, 25 Eylül.) Bu öneri bana eski bir fıkrayı hatırlattı: Şövalye Haçlı Savaş'na katılacakmış. Önce karısına bir bekaret kemeri takmış. Sonra da en yakın dostunun kapısını çalmış: "Bu işin sonunda ölüm var. Eğer dönemezsem anahtarı karıma verirsin." Sonra da atına binip yola koyulmuş. Şatosundan birkaç kilometre uzaklaşmış ki... Birden tuhaf sesler işitmiş. Dönüp bakmış. Bir atlı tozu dumana katmış gelmekte... Yaklaşnca, arkasından koşturanın az önce anahtarı teslim ettiği arkadaş olduğunu görmüş. Kadim dostu hem bir an önce yetişmek için atını mahmuzluyor, hem de avazı çıktığı kadar bağırıyormuş: "Yanlış anahtar, yanlış anahtar!"
|