| |
|
|
Nice yıllara Öcal Ağabeyim!..
Alaçatı'da harika bir gece geçirdik.. İki günlük bir kaçamak yapıyorduk gene.. Ve de programı gene Sami ile Öcal Ağabeyim düzenliyordu. Daha doğrusu ağabeyim öyle sanıyordu. Sami ile hınzır bir plan hazırlamıştık.. Perşembe otelde sürpriz bir doğum günü partisi.. Ağabeyimin gerçek doğum gününe daha on gün vardı, böyle bir şeyi tahmin etmesi mümkün değildi.. Tam bir sürpriz olacaktı.. Asıl sürpriz bana oldu.. Böylesine harika bir geceyi doğrusu tahmin etmem mümkün değildi. Ağabeyim sonunda mikrofonu kapıp yutkunmalar arasında "68 yıllık hayatımın en duygusal gecesi.. Şimdi ağlayabilirim" lafını beş yutkunma ile edebildi.. Herkese, ama herkese, hiç kimseyi unutmadan teşekküre benimle başladı.. Parmağını bana doğru uzattı.. "Bu adam var ya, bu adam" dedi.. "Bu adam benim bu dünyada en sevdiğim adamdır.." O anda da bendeki fren pili bitti.. Allahtan sahnede değil, yerimdeydim.. Gözyaşlarım karanlıkta kaldı.. Gecenin mimarı Sami, son anda çıkan bir önemli toplantı dolayısı ile Perşembe sabahı, aklı bizde kalarak Antalya yollarına düştü ama, dünya tatlısı Majesty Süzer Oteli'nin Genel Müdürü Bülent, yardımcısı Mesut ve de Öcal Ağabeyime özel şovu düzenleyen Besim harikalar yarattılar.. Tıpatıp Şov, dünya çapında bir organizasyon.. Bakın, abartmıyorum.. Kazım Los Angeles'te yaşyor.. Eğlence merkezi.. Durmadan Vegas'a gider.. Dünyada 1 numara Las Vegas'a.. Şimdi Özcan, Kazım'ı kızdıracak ya.. Bir slogan icat etti.. Ne yesek, ne içsek, ne görsek.. "Kazım Baba bu Amerika'da var mı" diye soruyor.. Kazım'ın dilinde tüy bitiyor ki, Amerika'da yok, yok!.. Besim ve arkadaşlarının şovu başladı. Kazım Baba bir yanımda,, Öcal Ağabeyim öte tarafta.. Nasıl gülüyorlar.. Sıra o ünlü Muazzez Abacı tiplemesine geldi.. Kazım Baba ölecek sandım. Adam by-pass geçirmiş. Önce sırtını döndü, görmesin de gülmesin diye.. Katılacak, kalacak orda.. Sonunda kaçtı salondan.. Yüzünü yıkayıp geri geldi.. Finalde Kalinka tabii.. Kıyamet koptu.. Kazım koltuktan düşmemek için ayağa fırlamış hoplaya hoplaya gülerken, Özcan bastırdı.. "Bu var mı Amerika'da Kazım Baba.." "Yok ulan" dedi, Kazım.. "Yok be.. Yok.. Bu nasıl olsun.." Besim, Levent, Apo, Mete, Sedat, Ömer süper, ama nasıl süperdiler.. Amerika'da değil başka yerde de olmaz.. Bir de, işte asıl o zaman kıskandım Öcal Ağabeyimi.. Besim sadece ona özel bir numara hazırlamış.. Sahneye bir pasta geliyor.. Ve.. Ve içinden Marilyn Monroe çıkıyor, o ünlü şarkısı ile.. Ve de ikide birde ağbime gelip kur yapıyor.. Bre aman.. Marilyn benim aşkım.. Ağabeyime ne oluyor?.. Ben şimdi yemem mi Besim'i.. İlk defa görüyorum, harika bir Marilyn tiplemesi yapan genç kızı.. Sarışın Bomba meğer harika bir esmer değil mi, aslında?.. Besim Bodrum'da keşfedip ekibe almış.. Bu isme de mim koyun.. Yüksel!.. Sonra Serkan geçti gitarın başna.. Ağbimin sevdiği şarkılar.. 60'lı yıllar.. Sonra Günce kız.. Kördüğüm tabii.. Sonra Ali Kocatepe.. Ben Gene Sana Vurgunum.. Ardından Aysun.. Memories söylemez mi?.. Cat Müzikalinin unutulmaz melodisi.. Anılar.. Hep anılarımızda yaşayacak bir geceye cuk oturdu tabii.. Ve de Öcal Ağbim Özay yengemle gecenin dansını yaparken.. Final noktasını Serkan koydu.. Timur Selçuk'tan.. "Bugün.. Yarın ve Daima.." Bugün.. Yarın ve Daima Öcal ağabeyim.. Dün, bugün, yarın ve daima seni çok seviyorum.. Nice yıllara.. Nice mutlu yıllara..
|