Dışarıdaki Türkiye
Türk Dışişleri son bir yıldır ciddi bir değişim yaşıyor. Önceden vatandaşlarına insan muamelesi dahi yapmayan Dışişleri Bakanlığı'nın yurtdışındaki temsilcileri, şimdilerde Türklerin bulunduğu, etkinlik yaptığı bir çok yerde görülüyor ve vatandaşlarına yardımcı oluyorlar. Gerçekten insanın gözü yaşarıyor. Devletin bir çok imkanını seferber ettiği bu insanların, yıllarca vatandaşlarını ikinci sınıf insan görüp, elçiliklerin kapısından içer dahi sokmazken, şu günlerde peşlerinde dolaşıp sorunlarıyla ilgilenmeleri tarif edilemeyecek bir duygu. Bir çok yurtdışı seyahatimde elçiliklerin malum tavırlarını bildiğimden, hiç kapılarını çalmaz, sorunlarımı onlarla paylaşmazdım. Ancak, kısa süre önce zorunlu bir birliktelikle elçilik yetkilileriyle hemhal olunca hadisenin eskisi gibi olmadığını gördüm. Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta, sonra Kazakistan'ın Almatı şehrinde bu değişimi yakından müşahede edince de şaşırdım. Beyrut'ta büyükelçimiz ve diğer yetkililerin yakın ilgisi, ülke hakkında bilgilendirmeleriyle karşılaştım. Daha önce Ürdün'de gazeteci gurubuyla kapının önünden çevrilen günlerimden, bugünlere geleceğimi hayal dahi etmiyordum. Kazakistan'da karşılaştığım tablo ise çok daha farklıydı. Seçimler sebebiyle 'Uluslararası Gözlemci' sıfatıyla gidenleri büyükelçilik yetkilileri havalimanında karşılayıp, otele kadar refakat ettiler. Bizlerle ise özel ilgilenip, Kazakistan ve seçimlerle ilgili olarak hazırladıkları dosyalarla yardımcı oldular. Basın müşaviri otelde sorularımızla ve sorunlarımızla yüksünmeden, samimi olarak muhatap oldu. Bu kadar ilgi karşısında aklımıza hinlik düştü. Kazakistan'da yaşayan vatandaşlarımız ve işadamlarına elçilik ilişkilerini sorduğumuzda benzeri tabloyu önümüze koydular. Hatta, kısa süre önce karakol düşen bir işadamını Kazakistan Büyükelçimizin gece üçte yatağından kalkıp, içerden çıkarmış. Bir telefonla sorunu çözebilecek durumdayken bunu yapması, Kazakistan'daki iş adamlarımıza ve vatandaşlarımıza müthiş moral sağlamış.
Büyük devlet olmak Çok değil bundan 4-5 yıl önce bir yabancı arkadaşla Kazakistan Büyükelçiliğimizin kapısına kadar gidip, adres sormuş ama karşılaştığım manzaraya lanet okumuştum. Elçiliğin tarifini yapamadığı adresi, dilini bilmediğim bir Rus yapmıştı. Kazakistan dönüşümüzde sabah doğru olmasına rağmen, yine büyükelçilik çalışanlarının refakatiyle, otelden alındık. Havalimanında uçağa bininceye kadarda yakın takiplerinde olduk. Orta Doğu'da, ata yurdu Orta Asya'da büyük devlet olduğumuzu hissetmeye başladık. Fakat, Kazakistan yetkililerinden aldığımız bilgilere göre hükümet Orta Asya'yı ihmal ediyor. Her milletten insanın cirit attığı, Türk Cumhuriyetleri içinde en rahatı ve en kalkınmışı olan Kazakistan'ın ihmali geleceğimiz için iyiye işaret değil. Ayrıca bu ülkede çeşitli hizmetleri olan Türk guruplarının da birbirlerini eleştirmek yerine, başarısızlıklarına çare bulmak için diğer guruplarla biraya gelmelerinde Büyükelçiliğimiz bir rol üstlenirse daha sağlıklı sonuçlar alınabilir. Diğer taraftan Türkiye'nin üç katı yüz ölçüme sahip Kazakistan'da yaklaşık 55 bölgede petrol bulunuyor. Tengiz, Uzen, Karachaganak, Zhanazhol ve Kalamkas bölgeleri başta geliyor. Krom, volfram, çinko, bakır, altın, demir, kömür ve doğal gaz gibi yer altı zenginliklere sahip. Özetle, ırk, dil, din ve kültür birliğini kullanarak, edebiyat yaparak, şiir okuyarak değil, iki ülke arasında değer üretecek adımlarla, menfaat sağlayacak parametrelerle bu coğrafya yerleşmemiz lazım.
|